Altınoluk Dergisinin Mayıs 2023 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 447. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Mayıs 2023 sayısı “İzzet Müminlerin Yanındadır” kapağıyla yayınlandı.

“İzzet Müminlerin Yanındadır” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 447. sayısının sunuş yazısı şöyle...

TERCİHİMİZ İZZETİMİZDİR

Husayn, oğlu İmran Müslüman olduğu halde kendisi İslam’a girmemiş, itibarlı bir Kureyşliydi. Kavminin kışkırtmasıyla bir gün Peygamberimize giderek neden atalarının dinine karşı çıktığını sordu. Peygamber Efendimiz, oğul İmran’ın da olduğu kalabalık bir mecliste Husayn’a yer açtı, nezaket gösterdi ve inancı ile ilgili kritik sorular sordu. Gördüğü muameleden ve işittiği sözlerden etkilenen Husayn Allah Rasûlü’nün kendisine yaptığı Müslüman olma çağrısına olumlu karşılık verdi ve o gün İslam’la şereflendi.

İmran babası içeri girdiği andan itibaren olanı biteni tepkisiz seyretmekteydi. Peygamberi ile konuşan babasının önce ikna olması, ardından iman ile şereflenmesi ile sevinçle ayağa kalktı. Meclisin başından bu yana görmezden geldiği, hatta içeri girdiğinde başını çevirdiği pederinin yanına geldi. Büyük bir saygı ile onun başını, ellerini ve ayaklarını öptü. İmran’ın bu davranışı Rasûlullah Efendimizin gözlerini yaşarttı ve “Babası Husayn kâfir olarak içeri girdiğinde İmrân ayağa kalkmadı, dahası yüzüne bile bakmadı. Ama İslâm’a girince hakkını ödedi. İşte bu incelikten dolayı duygulandım” buyurdu.

Bir oğulun babasına karşı duruşunu belirleyen tavır, İslam’ın dostu, düşmanı ve izzetin adresini belirleyen tavırdır. Kiminle dost, kiminle düşman olacağımızı bize kimse söyleyemez, ancak dinimiz söyler. Biz sevgimizin yöneleceği yeri de, nefret ve düşmanlığımızın yöneleceği yeri de ona bakarak belirleriz. İslam olmak, Müslümanım dedikten sonra başka bir isim, sıfat ve nitelemeye ihtiyaç duymamak demektir. İslam olmak, dostu düşmanı belli olmak demektir, çünkü İslam olmak Allah’ın dostunu dost, Allah’ın düşmanını düşman olarak seçmek demektir.

İzzet, seçemediklerimiz ve içine doğduklarımızla ortaya çıkmış bir şey olamaz. İzzet, tercih ettiklerimiz ve içlerinde bulunmayı seçtiklerimizle ilişkili bir şeydir. Kimin yanında yer aldığımız ya da nerede durduğumuzu bize dinimiz söyler. Kıymet, Allah ve Rasûlüne yakınlıktadır. Biz Allah için sever, Allah için buğz ederiz. Şahıslara değil icraata ve o icraatta mündemiç mânâya bakar ve her zaman var oluşunu ve hayatını İslam ile tarif edenlerle birlikte olmaya gayret ederiz. Başımız Rabbimizle diktir, başı aynı şekilde Allah’la dik olanları tercih ederiz. Derdimiz güçlü ile olmak değil, derdimiz hakkın yanında olmaktır. Biliriz ki güç izzeti olana verilir. Gücü olan izzetli değildir, izzeti olan güçlüdür.

İzzet ve şeref bahsinde Allah’ın ölçülerine uymak, safları ayırmak ve dostu düşmanı tayin etmek insanlara karşı bir tavır değil, kendimiz ile Rabbimiz arasındaki sözleşmeye uymanın gereğidir. Bu tavır bizatihi cezbedici bir tavırdır. Allah için nerede duracağını tayin edenler ve burada azmedenler kendilerini aşmıştır. Kendisini aşabilenler, insanlar arasındaki nefis yarışının üstüne terfi edecek, küçük ve basit telaşelerin içerisinde bile gökleri işaret eden tavırlarıyla hakkın ve hakikatin adresi olacaklardır. Rabbimizden bizleri de bu zümreye dâhil etmesi niyazımızdır. Bir sonraki sayıda buluşmak ümidiyle hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

KİM İZZET VE ŞEREF İSTİYORSA

Kim İzzet ve Şeref İstiyorsa

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.