Altınoluk Dergisinin Temmuz 2025 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 473. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Temmuz 2025 sayısı “Herkesin İhtiyacı Yetişmiş İnsan” kapağıyla yayınlandı

“Herkesin İhtiyacı Yetişmiş İnsan” Altınoluk dergisinin 473. sayısı, niceliğin ötesinde “tam adam” olmanın izini sürüyor; keyfiyeti önceleyen bir hayatın, ahsen amele ulaşan bir duruşun izlerini günümüz meseleleriyle harmanlıyor.

TAM ADAMLARA HASRETİZ

Eğitim, proje ve kalkınma alanlarında “etki analizi” önemli bir konudur. Sarf edilen kaynakların nasıl bir neticeye matuf olduğunu genellikle sayılar üzerinden izah eden bu analizde faraza tertip ettiğiniz bir eğitim programına dair şöyle sorular sorulur: Kaç kişi katıldı? Kaç kişi mezun oldu? Ne kadar kaynak harcandı? Sayılar bir faaliyetin verimliliği açısından tabii ki önemlidir; ancak tek başına bir mânâ taşımaz. Keyfiyet olmadan kemiyet boş bir göstergedir.

Rabbimiz “Her şeyi bir ölçüyle yarattık” (Kamer, 49) buyurur. Buradaki “ölçü” (kader, miktar, takdir) kavramı dengeyi ve hikmeti ifade eder. Ölçü sadece şekli değil mânâyı da düzenler. Dolayısıyla, Rabbimizin nizamı keyfiyet temelli bir nizamdır. Her şey yerli yerindedir, işlevindedir, maksadına uygundur. Kemiyetten daha ziyade keyfiyet öndedir. Nitekim Mülk Suresi’nin başında geçen “hanginizin ameli daha güzeldir” ifadesi, ölçünün kemiyet (nicelik) değil keyfiyet (nitelik) merkezli oluşunun açık bir delilidir.

Allah bizi çok amel işleyenin kim olduğunu görmek için değil, en güzel amel işleyenin kim olduğunu görmek için yaratmıştır. En güzel amel, ihsan kıvamındaki ameldir; bu amel hem iyi, hem doğru, hem de güzeldir. Böylesi bir amel kâmil kıvamındaki tam adamdan çıkar. Nakıs ya da yarım adamın ameli de kendisi gibi yarımdır. Tam adam; selim kalbi ve vahiyle aydınlanmış aklı ile amelini en güzel şekilde ortaya koymaya muvaffak olandır. Böyle bir adamı, yüz yarım adama değişmezsiniz, çünkü ameli ahsendir.

Ahsen amel, Allah’ı razı eden, insanları memnun eden, sahibinin de içini mamur eden ameldir. Allah’ın razı olması amelin şer-i şerife muvafakatine, insanları memnun etmesi onların hayır ve faydasına, sahibinin içini mamur etmesi ise samimi bir niyetle ifa edilmesine bağlıdır. Üç tarafı aynı anda memnun edecek böyle bir ahsen amele muvaffak olanlar tam adamlardır. O yüzden böyle amel herkese nasip olmaz. Ama bu ufuk insanın fıtratında meknuzdur. Bunu herkes ister ve sever.

Müslümanca yaşama sanatının bir şahikası olarak gördüğümüz Sâhib’ül-Vefâ Hâce Musa Efendi -rahmetullahi aleyh- bir tam adam örneğiydi. Hayatını tam adamlar yetiştirmeye adamış, böylelerinin meftunu olarak yaşamıştı. Gittiği yerlerde bina, tesis ya da rakamlardan daha ziyade tam adamlar görme arzusundaydı. Kapağa çektiğimiz sözü tam adam hasretinin ve birçok alanda işlerin neden sadra şifa verecek bir mahiyette tezahür etmediğinin veciz bir ifadesidir. Tam adam mevzusunu işlediğimiz bu sayı vesilesi ile Merhum Üstadımızı bir kez daha rahmetle anıyoruz.

Dergimiz izleme, görünme ve göstermenin norm haline geldiği bir çağda okuma, düşünme ve yaşatmanın çabası ile yoluna devam ediyor. Bu zor işte en büyük desteğimizin siz muhterem okuyucularımız olduğunu biliyoruz. Biz doğruyu, güzeli ve iyiyi tesirli ve cazip bir şekilde takdimle ahsen yayıncılık yapmaya devam edelim, sizden de kalbinize işleyenleri en yakınlarınızla paylaşıp saflarımızı çoğaltacağımız bir ahsen okuyuculuk umalım, böylece tam adamlık yolculuğumuz devam etsin. Bir sonraki sayımızda buluşuncaya kadar Allah’a emanet olunuz.

Dergiyi temiz etmek için tıklayınız...

Kaynak: Altınoluk Dergisi, Sayı: 473

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.