
Muâz bin Cebel’in (r.a.) İlâhî Murâkabe Şuuru
Muâz bin Cebel (r.a.), her adımında kendisini gözeten bir murâkıptan bahsederken neyi kast ediyordu?
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, hilâfeti devrinde Hazret-i Muâz’ı Kilâboğulları aşiretine göndermişti. Devlet hazinesinden ödenmesi gereken paraları ödeyecek, verilmesi gereken malları verecek, zenginlerden alınan zekâtları fakirlere ve muhtaçlara dağıtacaktı.
MUÂZ BİN CEBEL’İN (R.A.) İLÂHÎ MURÂKABE ŞUURU
Muâz -radıyallâhu anh-, üzerine aldığı vazifeyi en güzel ve îtinâlı bir şekilde yapıyor, gönüller fethederek tatlı hatıralarla geri dönüyordu. Geri döndüğünde dünya malı olarak sadece omzuna attığı atkısı kalıyordu. Bu atkı zaten, giderken de var olan bir atkıydı. Onu, boynunu tozlardan ve Güneş’ten korumak için kullanırdı.
Hanımı dayanamadı sordu:
“–Böyle bir vazife üstlenenler, belli bir ücret alırlar, evlerine de hediye getirirler. Senin hediyelerin nerede?”
Muâz -radıyallâhu anh- cevap verdi:
“–Benimle birlikte hiç yanımdan ayrılmayan bir murâkıp vardı. Her verdiğimi, aldığımı hesap ediyordu.”
Hanımı kızdı:
“–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- her şeyde sana güvenirdi. Ebû Bekir de öyle. Ömer geldi; seninle birlikte murâkıp mı gönderiyor? Her yaptığını tâkip mi ettiriyor?” dedi.
Söz, Hazret-i Ömer’in hanımına, ondan da Hazret-i Ömer’e ulaştı. Hazret-i Ömer, Muâz -radıyallâhu anh-’ı çağırıp sitemle sordu:
“–Ben senin ardından böyle bir murâkıp göndermediğim hâlde duyduklarım nedir yâ Muâz? Benim sana îtimâdım yok mu zannediyorsun?”
Hazret-i Muâz’ın cevabı pek mânidardı:
“–Ey Mü’minlerin Emîri! Hanıma özür olarak öne sürebilecek ancak bunu bulabildim. Hem murâkıp dediğim, sizin murâkıbınız değil, Allâh’ın murâkabesi idi. Bu sebeple yaptığım hizmetin ecrini zâyi etmemek için -câiz bile olsa- nefsime âit hiçbir şey alamam…”
Hazret-i Ömer, onun bu sözlerle neyi kastettiğini anlamıştı. Zira Muâz -radıyallâhu anh- nefsine ve dünyaya âit her şeyden müstağnî idi. Halîfe, onu taltif ederek kendinden bir miktar hediye verdi ve:
“–Git bununla âilenin gönlünü al!” dedi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları
YORUMLAR