Kâmil Bir Hizmet Ehli Nasıl Olunur?

Kâmil bir hizmet ehli nasıl olmalı? Allah için hizmet eden kulun dikkat etmesi gereken en önemli incelikler neler?

Gerçek hizmet ehli; istikamet ve ihlâs üzere hareket eder, yaptığı her işi yalnız Allah rızâsı için yapar, övülme beklentisine kapılmaz, nefsini değil vazifesini taşır.

KÂMİL BİR HİZMET EHLİ NASIL OLUNUR?

Hadim, Cenâb-ı Hakk’ın, hizmetlerine karşılık kulları için hazırladığı sevap ve ecri arzulayarak hizmete girer. Hadim; talibleri, gönül rahatlığına ulaştırmak, Allah’a yönelenlerin duygu ve düşüncelerini, dünyevî endişelerden kurtarmak ister. Yaptığı her şeyi, sâlih bir çevrede, temiz bir niyetle yapar. Hadim; hizmeti, karşılıksız yardımda bulunmayı, başkalarını kendisine tercih etmeyi, cennetin yollarından biri olarak bilir. Hizmetin faziletini bildiği için onu nâfile ibadetlere tercih eder. Ancak kişinin Allah ile beraber olabilme halîni düzeltmek ve devamlı kılmak için yaptığı nafileler bunun dışındadır.

Hâdimin, arzu edilen ve beğenilen yüce bir makamı vardır. Ancak, hizmette niyetini nefsânî etkilerden temizlemesini bilmeyen kimse, hadim değil, onlara benzemeye çalışan bir kimsedir. O, fakirlere hizmet için çırpınır, hizmet için girilebilecek her yere girer. Hüsn ü niyetle hadimler gibi çalışırsa bile yine de hizmeti ve niyeti şaibeden kurtulamaz.

Böyle bir hizmetkâr, topluma hizmette iyi niyeti ve kavi imânı olduğu takdirde, yerinde hizmet edebilir. Bazen de niyetine heva-heves karıştığı için hizmeti yerinde ve isabetli olmaz. Yapılmaması gereken yere hizmet götürmüş olabilir. Yaptığı her iş ve hizmet karşılığında sevgi ve övgüsünü bekler. Bazen övülme için hizmet eder. Bazen da heva ve hevesiyle hareket ettiği için sevmediği bir durumla karşılaştığı kimsenin hizmetine mâni olur, kalbine ve niyetine hevâsı karıştığı ve nefsânî duygular gönlünü zedelediği için, sevinçli ve kızgın olduğu zamanlarda hizmetin gerektirdiği edebe, riayet edemez. Dolayısıyla hizmetinde isabet etmediği anlar olabilir. Hakiki hizmet ehli ise gerek sevinçli gerek kızgın olduğu hallerde bile heva ve hevesinin etkisi altında kalmaz.

Hiçbir kınayıcının kınaması onu, Allah yolunda bildiğini yapmaktan alıkoyamaz. Her şeyi yerli yerinde ve zamanında yapar. Hulâsa, bu bilgilere ve yukarıda verilen özelliklere göre, hizmet anlayışında nefsânî etkilerden kurtulamayan kimse, hadim değil, ancak mütehâdimdir. (Avârifu’l-Meârif Tercümesinden, s. 119-121)

Ebû Hafs -kuddise sirruh-’a soruyorlar:

– Hangi amel en faziletlidir?

– İstikamet üzere olmaktır, buyurdu. Nitekim Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:

– “Gücünüz yettiği kadar istikamet üzere bulununuz” buyurmuştur. (İbn Mâce, Dârimî)

Cafer Sâdık hazretleri: “Emrolunduğun gibi istikamet üzere bulun” ayeti hakkında: ‘‘Tam manasıyla azmederek Allah’a sığınmak, O’na iltica etmektir” buyurdu.

Ebû Ali el-Cüzcânî -kuddise sirruh- şöyle buyurmuştur:

– Allah’tan istikamet üzere olmayı isteyenlerden ol, keramet üzere olmayı talep edenlerden değil. Çünkü, nefsin keramet arzusu peşinden koşarken, Rabbin senden istikamet üzere bulunmanı bekler. İşte bu düşünce, bu yolun kapısındaki büyük esaslardan biri olduğu gibi, tasavvuf talibi ve sülük ehli olanlardan çoğunun hakikatini bilmekte gaflet gösterdiği bir sırdır.

Hizmet Ehlinin Dikkat Etmesi Gereken En Temel Ölçüler

Hizmet ehlinin dikkatli olacağı hususlardan bir kısmı şunlardır:

  1. İstikamet ve ihlâs üzere olmak.
  2. Hizmetini sırf Allah rızâsı için yapmak.
  3. Yaptığı hizmetten şımarıp, kendini diğer insanlardan üstün görmemek, bu fırsatı verdiği için Allah Teâlâ’ya şükretmek.
  4. Daima kendi kusurlarını görmek.
  5. Herkesi sevip herkesle geçimli olmak.
  6. Mütevâzı olup, kendini herkesten küçük görmek.
  7. Hakarete maruz kaldığında, sabretmesini bilip, kinci ve hasûd olmamak.
  8. Merhametli, affedici ve kabahat örtücü olmak. Bilhassa manevî ders vermekle selâhiyetli olan zâtlar, yardımcılarını seçerken çok dikkatli olmalıdırlar. Onların ahlâklarını, hizmet kabiliyetlerini iyice ölçmeli ve ona göre vazifelendirmelidirler. Bu Hak yolunda, tesir altında kalarak hatır için hareket edilmez. (Sâdık Dâna, Hizmet İnsanı, s.74- Erkam Yayınları)

Kaynak: Altınoluk Dergisi, Sayı: 473

İslam ve İhsan

KÂMİL BİR MÜ'MİNİN VASIFLARI

Kâmil Bir Mü'minin Vasıfları

İNSANLARA HİZMET ETMENİN FAZİLETİ

İnsanlara Hizmet Etmenin Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.