Altınoluk Dergisinin Mart 2025 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 469. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Mart 2025 sayısı “Bu Ramazan Değilse Ne Zaman?” kapağıyla yayınlandı.

Bu Ramazan Değilse Ne Zaman?” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 469. sayısının takdimi şöyle yapılıyor.

KUR’AN’LA ÜLFET ZAMANI

Ramazan’a erdik, elhamdülillah. Şimdi bu takva mektebinden istifade zamanıdır. Oruç, sahur, iftar, infak, tefekkür, teravih ve en önemlisi Kur’an tilaveti ile affedilenler zümresine dâhil olmaya çalışacağız. Bu senede bir kez gelen bir fırsat demidir. İnsanın ise fırsatları kaçırmakta üstüne yoktur. Üzerimize buram buram yağan bir rahmet yağmuru daha kaç kez gelecek? İşimizden geri kalmadan bu yağmurdan istifade etmeye çalışmazsak bir daha ne zaman benzer bir fırsatı yakalayacağız?

Ramazan’ın akışına tabi olsak ne güzel olur. Beş vakit namazlarımıza ailecek iştirak ettiğimiz teravihleri eklesek, canımız Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in Hz. Cibril ile her Ramazan yaptığı Kur’an mukabelesini hatırlayıp Ramazan’ın her günü Kur’an’dan nasibimizi arasak… Fitremiz, zekâtımız ve sadakalarımız ile maddi infakımızı; tebessüm, hal hatır sormak ve kalbi kırıkları hoş etmekle mânevi infakımızı ihmal etmesek… Gelip geçecek bu ganimet deminin arkasından “ah keşke” demesek…

Ramazan bir takvâ mektebidir. Bu mektepte aşk ve heyecan ile dini yaşama talimi yapılır. Dinin dirilten çağrısını bütün derinliğiyle tecrübe edeceğimiz bu zaman dilimi hayatımızı Ramazan kılmanın ve son nefeste bayram etmenin en güzel vesilesidir. Ayette Rabbimiz orucun nihai maksadının takvâ olduğunu bildiriyor. Takvâ imanı aşk ile yaşama disiplinidir; içimizdeki karanlık taraftan akleden kalbe, nefsin hazlarından ruhun hazlarına terfi ediştir.

Ramazan Kur’ân ayıdır. Kur’an’ın Ramazan’da indirildiğine ilişkin ayet bu mübarek kitabın hidayet ve rehberlik kaynağı olduğunu ifade eder. Oruçla takvâya ermek için Kur’an’ın hidayet ve rehberliğine ihtiyacımız var. Ramazan, Kur’an ile ülfetimizin artmasına vesile olacak bir berekettir. O ülfet bizi sonsuza doğru bir kemâlât yolculuğuna muvaffak kılar, Kur’an deryasında kulaç attıkça mesafe kat eder, öğrenilen ve yaşanan her ayetle inkişaf ederiz.

Kur’an ile ülfet sadece bir zihin ameliyesi değildir. “Onlar Kur’an’ı tedebbür etmiyor, inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde üst üste kilitleri mi var?” (Muhammed, 24) ayeti asıl olanın vahyin kalp ile buluşması gerektiğini ifade ediyor. Kalbin üzerindeki kilitleri kaldırmak ise anlamak ve bilmekten öte yaşamayı ve tatbik etmeyi zorunlu kılıyor. Yaşanmayan ve ciddiye alınmayan Kur’an muhatabını hüsrana uğratır.

Kur’an’dan çıkartılacak en güzel hayatı Peygamber Efendimiz ve maiyetindekiler bizzat yaşamışlar ve sonradan gelen bizlere iki dünyada kurtuluşun vesilesi bir hayat tarzı olarak emanet etmişlerdir. Kur’an’la ülfet, Kur’an kalbine indirilen Peygamber Efendimiz’in yaşadığı hayatı en ince ayrıntısına kadar tatbik etme gayretine girmek demektir. Kur’an’la Ramazan’da buluşmalarımız bu mânâda Kur’an’ın filli tefsiri sünneti tatbik etme ve yaşama çabasıdır.

Ramazan Kur’an’la hepimizin kurması gereken ülfeti kurduracak ve kolaylaştıracak bir rahmet iklimidir. Rabbimiz kıymetini bilmeyi nasip etsin. Bu his ve düşüncelerle mübarek Ramazan ayınızı, bin geceden hayırlı Leyle-i Kadri’nizi ve akabinde erişeceğimiz bayramınızı tebrik ediyor, bu kutlu zamanların hepimiz hakkında hayırlara vesile olmasını niyaz ediyoruz. Bir sonraki sayımızda görüşmek temennisiyle Allah’a emanet olunuz.

Dergiyi temiz etmek için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.