İsrail Polisinden Kudüs'te Mevlid-İ Nebi Kutlamalarına Müdahale

İsrail polisinin, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesi çevresinde Mevlid-i Nebi kutlamalarına katılan Filistinlilere müdahalesinde 17 kişi yaralandı.

Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, İsrail polisinin Eski Şehir çevresinde Hazreti Muhammed'in dünyaya teşrifi münasebetiyle düzenlenen Mevlid-i Nebi kutlamalarına katılan Filistinlilerle plastik mermi ve ses bombaları ile müdahale ettiği belirtildi.

Öğleden sonra başlayıp akşam saatlerine kadar devam eden olaylarda 17 Filistinlinin yaralandığı, bu kişilerden 10'unun hastanelere kaldırıldığı, 7’sinin ise olay yerinde tedavi edildiği kaydedildi.

İsrail polisi, öğleden sonra Şam Kapısı başta olmak üzere Eski Şehir bölgesinin tamamında Filistinli gençlere müdahale etmiş, toplumsal olaylara müdahale aracıyla (TOMA) tazyikli pis su sıkmıştı.

Ayrıca atlı polisler de Filistinli gençleri Eski Şehir çevresinde kovalamıştı.

İsrail polisi 15 Filistinli çocuğu gözaltına aldı

Öte yandan insan hakları savunucusu avukat Nasır el-Avde, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail polisinin Şam Kapısı çevresinde çıkan olaylarda 15 Filistinli çocuğu gözaltına aldığını söyledi.

Avde, Selahaddin Caddesi'ndeki İsrail polis merkezinde yaşları 13 ile 15 arasında değişen15 çocuğun gözaltında tutulduğunu ve bunların büyük bir kısmının gözaltına alındıkları sırada darbedildiğini belirtti.

İsrail polisi, işgal altındaki Doğu Kudüs'te Mevlit Kandili münasebetiyle düzenlenen etkinlik kapsamında yürüyüş yapan izcilere ve Filistinli gençlere müdahale etmiş, olaylar akşam saatlerine kadar sürmüştü.

Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesi çevresinde yaklaşık bir haftadır İsrail polisli ile Filistinli gençler arasında sık sık gerginlik yaşanıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.