Iraklı Savaş Mağdurlarını Hayata Bağlıyor

Erbil kentindeki fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi yaklaşık 21 yıldır ülkedeki savaş ve terör kurbanlarına hizmet sunuyor.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) yer alan Erbil kentindeki fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi yaklaşık 21 yıldır ülkedeki savaş ve terör kurbanlarına hizmet sunuyor.

İsviçre merkezli Uluslararası Kızılhaç Örgütü tarafından 1996 yılında kurulan "Erbil Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi", Irak'ın çeşitli bölgelerinden gelen vatandaşlara ücretsiz protez takarak, onların tekrar hayata tutunmasına vesile oluyor.

Yıllardır savaş ve terör tehdidiyle mücadele eden Irak'ta, 1980-1988 yılları arasında yaşanan Irak-İran savaşı, sınırlara döşenen milyonlarca mayın, 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgal etmesi sonucu ortaya çıkan savaş ve son olarak terör örgütü DEAŞ'ın Musul ve birçok bölgeyi ele geçirmesiyle yaşanan çatışmalarda birçok insan hayatını kaybetti ve yaralandı.

Irak'ta mayın patlaması, hava saldırıları veya bombalı araçlarla yapılan intihar eylemlerinde farklı uzuvlarını kaybeden birçok kişi hayatını engelli olarak sürdürmek zorunda kaldı.

Erbil Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Sırud Suad Naki, sundukları hizmete ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Merkezimiz 1996 yılından bu yana Iraklılara hizmet veriyor. Burada savaş, mayınlar veya hastalıklardan dolayı kol ile bacaklarını kaybedenlere protez takılıyor. IKBY başta olmak üzere Irak geneli ve son dönemlerde ise Suriyeli sığınmacılara merkezimizin kapısını açtık." dedi.

Müdür Naki, şöyle devam etti:

"Son 21 yılda 11 bin 300 engelliye hizmet sunduk. Merkezimizden 1996-2000 yılları arasında hizmet alanların çoğu mayınlara basarak kol ve bacaklarını kaybedenlerden oluşuyordu. 2000 yılından sonra başvurular büyük bir oranda azaldı. Bunun nedeni ise vatandaşların mayın konusunda bilinçlendirilmesinden kaynaklıydı."

ABD İŞGALİ VE DEAŞ SALDIRILARI UZUVLARINI KAYBEDENLERİN SAYISINI ARTIRDI

ABD'nin Irak'ı işgal etmesinden sonra meydana gelen çatışma ve patlamalardan sonra, merkeze başvuranların sayısının tekrar tırmanışa geçtiğini dile getiren Naki, özellikle DEAŞ'ın ortaya çıkmasından sonra kol ve bacak gibi uzuvlarını kaybedenlerin sayısında artış olduğunu söyledi.

Naki, "Merkezimiz sadece 2016 yılında 212 savaş kurbanına kol veya bacak protezi taktı. Son 3 ay içerisinde ise bize başvuran yaklaşık 300 kişiye protez yaptırdık. Bu sayının 64'ü ise Musullu savaş kurbanlarından oluşuyor." diye konuştu.

"HAVA SALDIRISINDA SAĞ BACAĞIMI KAYBETTİM"

Babil vilayetinden Erbil'e tedavi olmak için gelen 21 yaşındaki Ömer Ahmed Hıdır, savaş uçaklarının hatalı hava saldırısından dolayı sağ bacağını kaybettiğini ifade etti.

Merkezde kendisine takılan protezle yürümeye çalışan Hıdır, "Babil vilayetine bağlı Curf Sahir kasabasındaki güvenli bölgedeydik. Ancak 28 Temmuz 2015'te terör örgütü DEAŞ'ın varlığı gerekçesiyle savaş uçaklarıyla hava saldırısı düzenlendi. Bu saldırıda sağ bacağımı kaybettim. Irak'ta benim gibi savaş mağduru birçok insan var." dedi.

Babil vilayetinde birçok hastaneye gitmesine rağmen protez bacak yaptıramadığını söyleyen Hıdır, şunları kaydetti:

"Bırakın tazminat ödenmesi, sağlık sorunlarımla bile kimse ilgilenmedi. En sonra çareyi uzun bir mesafe katederek Erbil'e gelmekte buldum. Buraya birçok kez gidip gelmenin sonucunda protez bacağıma kavuştum."

MAYINA BASARAK BACAĞIMI KAYBETTİM

Musul'un batı yakasındaki çatışmalarda yaralanan ve tedavisi devam eden Ahmed Ömer Halil ise "DEAŞ'ın Musul'u ele geçirmesinden yaklaşık bir yıl sonra 2015 yılında yere döşenen bir mayına bastım. Patlama sebebiyle sağ bacağımı kaybettim." dedi.

Halil, hayatta kaldığı için şanslı olduğunu vurgulayarak, "Bacağımı kaybettim. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Çok şükür hayattayım. Evet bir bacağını kaybetmek zordur. Anca bugün protez bacağımı taktım. Şu anda onunla yürümeyi öğrenmek için egzersiz yapıyorum." ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletlerin Irak verilerine göre, ülkede 2003 ve 2016 yıllarında meydana gelen şiddet olaylarında 184 bin kişinin hayatını kaybetti, bu sayının yaklaşık 4 katı kadar insan da sakat kaldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.