Ebû Zer’in (r.a.) Kısaca Hayatı

Hakkı haykırmaktan çekinmeyen, zühd ve takvâsıyla örnek bir sahâbî, Ebû Zer Gıfârî (r.a.) kimdi?

Hz. Ebû Zer -radıyallahu anh-, titiz, takvâ sahibi, kanaatkâr ve yalnızlığı seven bir zâttı.

EBÛ ZER’İN (R.A.) İBRET DOLU HAYATI

Ebû Zer’in -radıyallahu anh- asıl adı Cündüb, künyesi Ebû Zer’dir. Babası Cerâde, annesi ise Gıfar kabilesindendir. İslâm’dan önce de tevhid inancını benimsemişti.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in peygamberliğini işitince kardeşi Üneys’i Mekke’ye göndererek araştırmasını istemiş, ancak onun getirdiği bilgiyle yetinmeyip bizzat kendisi Mekke’ye gelmiştir. Orada birkaç gün Harem-i Şerif’te yalnızca zemzem içerek feyz ve gıda almıştır.

Hz. Ali -keremallâhu vecheh- ile görüşüp Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in bulunduğu yere vardığında iman etmiş ve şöyle demiştir:

“Ya Rasûlallah, ben Harem-i Şerif’e gidip, İslâm’ı açıkça ilân edeceğim.” Dediği gibi yaparak:

“Ey Müşrikler, sizin taptığınız putlar batıl şeylerdir! Allah bir, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Allah’ın kulu ve Rasûlüdür.” diye haykırınca, müşrikler üzerine hücum edip bayıltana kadar dövmüşlerdir. Hz. Ebû Bekir -radıyallahu anh-, onu müşriklerin elinden kurtarmıştır.

Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-, hicret esnasında ona:

“Ebû Zer, sen kendi kabilene git, onları dine davet et!” buyurdu.

Ebû Zer -radıyallahu anh- kardeşi ve kavmini İslâm’a davet etti ve Medine’ye hicret etti. Medine’de, önce Rasûlullah’ın hizmetinde bulundu. Daha sonra Mescid-i Nebevî’ye devam ederek ibadetle meşgul oldu.

Peygamber Efendimiz’in vefatından sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer -radıyallahu anh- dönemlerinde Medine’de kaldı. Hz. Osman -radıyallahu anh- devrinde ise Şam’a gitti. Şam’da gördüğü lüks ve israfa karşı çıkarak Hz. Muâviye’yi ve memurlarını tenkit ediyordu. Bunun üzerine ıssız bir yer olan Rebze’ye yerleşti. Hicrî 32 yılında orada vefat etti. Cenaze namazını Abdullah bin Mes’ûd -radıyallahu anh- kıldırdı.

Zühd ve takvâ ehli olan Hz. Ebû Zer’in -radıyallahu anh- öldüğü vakit, sadece bir evi, üç koyunu ve bir-iki keçisi vardı. Başka hiçbir malı yoktu. Sahâbe arasında ilim yönüyle öne çıkanlardan biriydi. Az konuştuğu için kendisinden yalnızca 28 hadis rivayet edilmiştir. Bunların 12’si müttefekun aleyhtir; ikisini sadece Buhârî, yedisini ise yalnız Müslim rivayet etmiştir.

Hz. Ebû Zer -radıyallahu anh-, titiz, takvâ sahibi, kanaatkâr ve yalnızlığı seven bir zâttı. (Asr-ı Saadet - Ashâb-ı Kirâm, c.3, s.184–198)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

EBÛ ZER EL-ĞIFÂRÎ (R.A.) NASIL MÜSLÜMAN OLDU?

Ebû Zer El-Ğıfârî (r.a.) Nasıl Müslüman Oldu?

EBU ZER EL-GIFARİ (R.A.) KİMDİR?

Ebu Zer el-Gıfari (r.a.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.