Etbâu't Tâbiîn Devrinin Hadis İlmi Yönünden Önemi

Etbâu't Tâbiîn devrinin hadis ilmi yönünden önemi nedir? Etbâu't Tâbiîn hadis ilmine neler katmışlardır?

Etbâu't Tâbiîn devri hadis öğrenme ve rivayetiyle ilgili usûl ve kaidelerin belirdiği ve en mükemmel şekle girdiği bir devir olarak bilinir. Bu devirde Hadis ilmi, usul ve kaideleriyle teşekkül etmiş olmakla beraber, bu usul ve kaideleri içinde toplayan bir kitap, o devirde henüz ortaya çıkmamıştı. Fakat hadisçiler, hangi usûl ve kaidelere uygun olarak hadis alacaklarını, aldıkları bu hadisleri nasıl rivayet edeceklerini, rivayetin şartlarını, kısacası hadis usûlünün veya ilminin konusunu teşkil eden her meseleyi biliyorlardı. Bu durum daha sonraları ortaya çıkacak olan usul kitaplarının konularını oluşturacaktı. Bu bakımdan, hiç tereddüt etmeden denilebilir ki, Etbâu’t Tâbiîn devrinde Hadis ilmi, usûl ve kaideleriyle teşekkül etmiş bulunuyordu.

Bu dönemin en önemli ikinci özelliği ise, tâbiîn devrinde toplanan hadislerin fıkıh bablarına göre tasnif edilmesidir. Tâbiîn devrinde hadisçiler, yoğun bir hadis toplama faaliyetine girişmişler, uzun ve meşakkatli yolculukları göze almışlardır. Hatta bazen bir hadis için bile ülke ülke dolaşmışlar ve defter defter hadis yazmışlardır. Etbâu’t-tâbiîn devrinde ise, bu hadisler, kendilerinden daha kolay bir şekilde faydalanılmasını sağlamak için konularına göre sınıflandırılmıştır. Hadis tarihinde tasnif faaliyetleri denen bu çalışmalar neticesinde musannaf eserler meydana getirilmiştir.

İslam ve İhsan

TÂBİÎN'İN HADİS İLMİNE HİZMETLERİ

Tâbiîn'in Hadis İlmine Hizmetleri

ETBAU'T TABİÎN KİMLERE DENİR?

Etbau't Tabiîn Kimlere Denir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.