Etbaut Tabiin’in Meşhur Muhaddisleri

Etbâu't-tâbiîn devrinde pek çok muhaddis yetişmiştir. Bunlar arasında, sahip oldukları Kur'an ve Fıkıh bilgisiyle haklı olarak “İmam” unvanını ka­zanmış olanlar vardır. Hadis tarihinde eserleriyle de büyük rol oynamış olan bu gibi kimseleri tanımak gerekir.

Bunların başında Malik b. Enes gelir.

MALİK B. ENES

Malik b. Enes (93/712) senesinde Medine'de doğmuş ve orada büyüyüp yetişmiştir Özellikle Afrika’da yaygın bulunan Maliki mezhebinin kurucusu kabul edilir. Medine dışına çıkmadığı için, yalnız Medîne alimlerinden ve Medîne'ye gelip gidenlerden ilim almış, hadis işitmiştir. Muvatta adlı eseri tasnif döneminde yazılan ilk eserlerdendir. Muvatta’da 1700 civarında hadis bulunur.

Malik b. Enes, yine doğduğu yer olan Medine'de (179/795) senesinde ve­fat etmiştir.

SÜFYAN ES-SEVRÎ

Etbau't-tâbiînin önde gelen alimlerinden biridir. (97/716) senesinde doğmuştur. Hadiste emîru'l-mü'minîn olduğu söylenen Süf­yan hakkında, Abdullah İbnu'l-Mubarek şöyle demiştir: "1100 şeyhten hadis yazdım. Bunlar arasında Süfyan'dan daha üstün bir kimse görmedim". Süfyan es-Sevrî, (ö. 161/778) senesinde vefat etmiştir.

EVZA'Î

Kendi asrında Şam havalisinin büyük imamı kabul ediliyordu. Etbâu’t-tâbiînin ileri gelen âlim ve fakîhlerinden biriydi.  Aynı zamanda mezhep sahibi idi. Hazreti Peygamberin sünnetine bağlılığı, hadisinin çokluğu ve derecesinin yüksekliği ile tanınmıştı.

Evza'î, 88/707 senesinde doğmuş, (ö. 157/774) senesinde Beyrut'ta bulundu­ğu sıralarda vefat etmiştir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.