Anne Babanız İçin Yapmanız Gerekenler

Allah Teâlâ’nın rızâsı, ana-babanın rızâsında, Allah Teâlâ’nın gadabı yine ana-babanın gadabındadır. Hadis-i şerifde “Cennet anaların ayağı altındadır” Yani dinini, imanını öğreten ana-babanın rızâsındadır, buyuruldu. İşte anne-babanız için yapmanız gerekenler...

Allah Teâlâ Musa aleyhisselâma buyurdu ki: Ya Mûsâl Ana-babasını razı eden, beni razı etmiş Ana-babasını razı edip bana asî olan kimseyi dahi iyilerden sayarım. Ana-babasına âsî olan bana mutî olsa bile, onu fenalar tarafına ilhak ederim.

İmanı olanlardan, cehennemden en son çıkacak olanlar, Allah Teâlâ’nın yolunda olan anasının, İslâmiyete uygun olan emirlerine âsî olanlardır. Ancak kim olursa olsun ana-baba da olsa, dinin emirlerine aykırı emre riayet edilmez. Anayı-babayı üzmeden, nezâket dairesinde dine aykırı emri yerine getirmemelidir. Onlarla tartışmaya münakaşaya girmek doğru değildir. Çünkü herkesin iman ve bilgi ölçüsü bir değildir.

Hasan Basrî hazretleri şöyle anlatır:

Kâbe-i şerifi ziyaret ve tavaf ederken bir zât gördüm. Arkasında bir zenbil vardı. Onunla tavafını yapıyordu. Adama dedim ki:

Arkadaş! Arkandaki yükü bırakıp rahat rahat tavafını yapsan daha iyi olmaz mı?

Arkamdaki yük değil babamdır. Bunu yedi defa Şam’dan getirip tavaf ettirdim. Çünkü benim dinimi, imanımı o öğretdi. Beni İslâm ahlâkı ile yetiştirdi.

Dedim ki: Çok güzel seni tebrik Ana-baba hakkı çok önemlidir. Kıyamete kadar her sene böyle sırtında getirip tavaf yaptırsan, fakat bir defa kalbini kırsan, bu yaptıkların boşa gitmiş olur. Ashâb-ı kiram hazerâtından biri, Rasûlullah -sal- lallahu aleyhi ve sellem- efendimiz hazretlerinin huzur-ı âlîlerine gelip sordu:

Benim anam babam vefat etti. Onlar için ne yapmam lâzımdır?

Onlar için daima dua eyle, onlar için Kur’-ân-ı Kerim oku ve istiğfar et!

Ya Rasûlallah! Bundan başka yapılacak bir şey var mı?

Onlar için sadaka ver ve hac eyle!

Ya Rasûlallah! onlar çok şefkatsizdi.

Annen seni dokuz ay karnında gezdirdi, iki sene emzirdi. Seni büyütünceye kadar koynunda besledi ve sakladı. Kucağında gezdirdi. Baban da seni büyütünceye kadar bir çok zahmetlere katlandı. Seni besledi. İdare ve maişetini temin etti. Sana dinini ve imanını öğrettiler. Seni İslâm terbiyesi ile büyüttüler. Şimdi nasıl olur da şefkatsiz olurlar? Daha bundan büyük bir şefkat olur mu?

Kaynak: Sadık Dânâ, Aile Sââdeti, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.