Kur’ân ve Kâinat Ne Anlatıyor?

Kur’ân ve kâinat, Rabbimizin bizlere gönderdiği iki büyük kitaptır. Biri kelimelerle, diğeri varlıklarla konuşur. Peki bu iki kitap bize ne anlatıyor?

Oku. İlk emrimiz. İlk istikamet pusulamız. Oku. Peki nedir okumamız gereken?

KUR’ÂN VE KÂİNAT NE ANLATIYOR?

Gözümüzün değdiği, aklımızın erdiği her şeyi okuyalım.  İlmimizi çoğaltmak, dert sahibi olmak, nefsimizi tanımak için okuyalım. Yaklaşmak, yakınlaşmak, hissetmek ve derinleşmek için okuyalım. Bizleri bir alakadan yani aşılanmış bir yumurtadan ve bize okumayı, okuduğunu anlamayı, anladığını hayatına tatbik edip aydınlanmayı ve aydınlatmayı bahşeden Rabbimizin yüce adıyla okuyalım.

Daima okuyalım. Hidayeti yani doğru yolu bulmak, delaletten yani sapkınlıktan emin olmak için okuyalım. Bize bilmediklerimizi öğreten, bildiklerimizle amel etme şerefine erdiren Rabbimizin yüce şanı için okuyalım. Okuma nimetini lütfeden Yüce Kudretin, şu eşsiz aleme nakşettiği her satırı hazmede hazmede okuyalım.

Kur’an ve kâinat. İki büyük kitap. Biri kevni ayetlerle diğeri kavli ayetlerle donatılmış iki büyük şaheser. Kâinat eşsiz inceliklerle dolu. Her zerresinde bizleri müessirine götüren muhteşem bir eser. Her adımında nice harikuladeliklerle karşılaşacağımız benzersiz bir başyapıt. Hiçbir kusur barındırmayan, eksiği, noksanı olmayan ibretler manzumesi. Kur’an, hidayet rehberimiz. Ummanların mürekkep, ağaçların kalem olsa yazmakla bitiremeyeceği hikmetler deryası. Yolumuzu aydınlatan kandil. Kabrimizi pür nur edecek ziya. Muhatap olmakla şereflendiğimiz yüce mesaj. Girdiği kalbi elmasa çeviren ve değerini ölçmekte tüm değerlerin aciz kalacağı mücevher.

Bu iki kitap, yüce vahyin birbirini şerh eden iki büyük tecelli yeridir. Rabbimiz kâinatta yarattığı benzersiz güzellikleri Yüce Kitabımız Kur’an ile, Kur’an’da bizlere bildirdiği hükümleri ise kâinat ile örneklendirip tefsir etmiştir. Ayetler insana bildirilen bu örneklemelerin tümüdür. Allah Teâlâ sonsuz kudretinin delili olan her şeyi ayet olarak biz kullarına bildirmiştir. Yani şu kâinatta gözümüzün değdiği her varlık bakmasını ve görmesini bilene yaratıcısını tanıtan bir ayet, eşsiz bir delildir. Cenab-ı Hakk bu ayetlerle bir taraftan biz kullarını irşad ederken bir taraftan da sonsuz azamet tecellileri ile bizleri her adımda tefekküre davet etmektedir.

Halihazırda her şey insanın okuması, ibret alması ve tefekkür ufkunda derinleşerek yaratılan her şeyde Yüce Kudret’i görmesi ve tanıması içindir. Kur’an her çağda bilimin ve teknolojinin önünde gitmiştir. Bugün gerçekleşen nice olaylar bundan 1400 yıl önce bizlere işareti verilen ilahi mesajlardır. Kâinat, insanlık var edildiği günden bugüne türlü ibretlik vakalara ve olaylara sahne olmuş ayetler bütünü. Nice hikmetlerle dolu bunca ayetle çevresi donatılan insandan beklenen tek şey Rabbimizi tanıma gayretiyle yol almaktır. Semanın eşsiz dizaynında, sivrisineğin kanadında, türlü renkteki nebatatta ve nice sırlarla var edilen mahlukatta görmesi gereken hep aynı şeydir. Tüm bu azameti gören insan zamanla kendi acizliğini idrak edecek, haddini bilecek ve gecesi, gündüzünü hamd ve şükür halinde Rabbine tazarru ile geçirecektir. Ve nihayetinde okumanın insanı götüreceği son yer Marifetullah’a ermek olacaktır. Zira Marifetullah olmadan, yani Cenab-ı Hakk’ı lâyık-ı veçhile tanımadan yapılan hiçbir amelin kıymet-i harbiyesi olmayacaktır.

Kaynak: Mehmet Vadioğlu, Altınoluk Dergisi, Sayı: 473

İslam ve İhsan

İNSAN KAİNATI İDRAK EDEBİLİR Mİ?

İnsan Kainatı İdrak Edebilir mi?

KAİNATI TEFEKKÜR

Kainatı Tefekkür

EVRENİN HAYRETE DÜŞÜREN SIRLARI

Evrenin Hayrete Düşüren Sırları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.