Musa Efendi’nin Medine Günleri

Mürşidine vefasını sözle değil, hâliyle gösteren Musa Efendi Hazretleri’nin Medine’de geçen günleri… Abdullah Sert Hocaefendi anlatıyor.

MUSA EFENDİ'NİN MEDÎNE GÜNLERİ: MÜRŞİDİNE VEFANIN SESSİZ BİR TEZAHÜRÜ

Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Hazretleri’nin son zamanlarında, Musa Efendi altı ayını sürekli olarak Medîne-i Münevvere’de geçirdi.

Yani 1979’da Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Üstâdımız Medîne’ye hicret edince, o tabii bir bakıma da mürşidine olan vefasını göstererek; “Mürşidim gitti, benim burada işlerim var.” demiyor. “O gitti, ben de gidiyorum.” deyip 6 ayını Medîne’de geçiriyor.

Tabii Medîne’de olduğu zamanlarda da onu görenler, ziyaret edenler hem Mescid-i Nebevî’deki tâzîmini, edebini; hem oraya her an devamını, ibadetlerdeki güzelliğini görürlerdi. Burada belki küçük bir anekdot paylaşayım müsaadenizle:

Medîne mücîvî olan Osman Efendi’nin Musa Efendi ile ilgili bir mektubu var. Orada diyor ki: “Ben bu Mescid-i Nebevî’de çok insan gördüm. Yüzlerce umreci, binlerce hacı… Fakat burada iki insanın ibadeti çok dikkatimi çekmiştir. Namazları… Biri Hindistan’dan Ebü’l-Hasen en-Nedevî Hazretleri, biri de Musa Topbaş Efendi… Ebü’l-Hasen en-Nedevî Hazretleri’ni Mescid-i Nebevî’de namaz kılarken gördüğümde, ‘Acaba burada bir sahâbî mi namaz kılıyor?’ diye içimde bir intiba oluşurdu. Bir de Musa Efendi’nin namazı aynen onun gibiydi.”

Yani bu da Allah Rasûlü’ne olan kalbî bağlılık…

Hakikaten Musa Efendi’nin o Medîne programı şöyle olurdu: Seherde kalkar, yol boyunca önce infakta bulunur. Hani hadîs-i şerîfte var ya, Rasûlullah Efendimiz: “Bu gece bir infakta bulunan var mı?” buyuruyor. Adeta o sünneti yerine getirerek, Mescid-i Nebevî’ye gelinceye kadar o seher vaktinde yolda infak ederek ihtiyaç sahiplerine ulaşır. Sonra doğrudan Rasûlullah’ın huzuruna gider.

Orada çok dikkatli bir şekilde… Malûm, orada kabri saadetin önünde duran vazifeliler insanlara biraz müdahale ederler: “Elinizi şöyle bağlamayın, bu tarafa durmayın…” diye. Fakat Musa Efendi o kadar huzurlu durur ki, onların müdahale edeceği bir hâl olmaz üzerinde. Onlar da çok saygı duyarlar.

Musa Efendi Hazretleri tam böyle Hücre-i Saâdet’in huzur-u nebevîsinde olduğu zaman, sonra gider, orada salavât-ı şerîfesini okur. Yine Mescid-i Nebevî’nin çok uygun bir yerinde teheccüdünü kılar. Sabah namazına kadar orada vaktini bekler. Evrâd u ezkârıyla meşgul olur. Hatta bazen sabah namazından sonra da işrak vaktine kadar bekler.

Yani şöyle ifade edebiliriz: Belki bir 3 saatlik bir sabah vakti Mescid-i Nebevî’de geçer. Elhamdülillah, teheccüdle başlayan, hatta teheccüdden önce infakla başlayan o program; ziyaret, teheccüd ve sonra da cemaatle sabah namazı kılınarak tamamlanır.

Tabii insan bunları görünce, hepsinde çok farklı bir ihsan kalitesi görüyor.

İslam ve İhsan

MUSA EFENDİ’DEN HATIRALAR

Musa Efendi’den Hatıralar

MUSA TOPBAŞ (K.S.) KİMDİR?

Musa Topbaş (k.s.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.