Türkiye’nin İnşa Ettiği Gana Millet Camiî ve Külliyesi İbadete Açıldı

Türkiye’nin, Türkiye Diyanet Vakfı ve Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’nın destekleriyle Gana’nın başkenti Akra’da inşa ettiği Gana Millet Camiî ve Külliyesi ibadete açıldı. Ganalı Müslümanların akın ettiği cami, şehrin İslamî sembolleri arasına girdi.

Türkiye tarafından Türkiye Diyanet Vakfı ve Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’nın destekleriyle Batı Afrika ülkesi Gana’nın başkenti Akra’da inşa edilen Sultanahmet Camiî tarzı Gana Millet Camiî ve Külliyesi hizmete girdi.

Başkent Akra’da düzenlenen açılış törenine Gana Devlet Başkanı Nana Akuffo-Addo, Devlet Başkanı Yardımcısı Mahmudu Bawumia, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, üst düzey yetkililer, misyon temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, açılışta yaptığı konuşmada, İslam’ın insanlığın, huzur, güven, refahını hedefleyen ve bunu gerçekleştirecek evrensel ilkeleri ortaya koyan bir din olduğunu belirtti.

Camilerin sadece bir ibadethane olmadığını aynı zaman Müslüman kardeşlerinin, muhabbetlerinin mayalandığı müstesna yerler olduğuna işaret eden Erbaş, “Nerede bir kubbe bir minare varsa, nerede ezan varsa, gökyüzüne yükseliyorsa hiç şüphesiz orada barış ve kurtuluşun çağrısı vardır.” dedi.

Erbaş, İslam şehirlerinin camilerin etrafında hayat bulduğunun altını çizerek, “İlim irfan, ahlak, adalet, sevgi, saygı, şefkat, merhamet, dünyanın dört bir yanına bu kutlu mekânlardan yayılmıştır.” ifadesini kullandı.

İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinden güçlü izler taşıyan Afrika’nın, farklı ırk dil ve inanışları asırlarca büyük bir huzurla bünyesinde barındırdığını dile getiren Erbaş, Afrika’nın zengin kültür, medeniyete ve sanat mirasına sahip bir kıta olduğunu söyledi.

Afrika kıtasında Müslümanlar tarafından birçok devlet kurulduğunu, önemli ilim havzaları oluşturulduğunu irfan ve hikmet anlayışları ortaya çıktığını kaydeden Erbaş, bu kıtanın samimi, çalışkan, barış seven insanlarıyla İslam’ın adalet, merhamet ve tevhit ilkeleri buluşunca bütün insanlığa ve çağlara örnek olacak bir iyilik, şefkat ve güzel ahlak inşa edildiğini ifade etti.

Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın katkılarıyla Türk hayırseverlerin destekleriyle dünyanın birçok coğrafyasında nice camilerin inşa edildiğini anlatarak, bu camilerden birinin de Akra’da açılan Gana Millet Camisi ve Külliyesi olduğunu söyledi.

GANALILAR, GANA MİLLET CAMİÎ VE KÜLLİYESİ’NİN SEVİNCİNİ YAŞIYOR

Gana Millet Camiî ve Külliyesi’nin açılışına katılan vatandaşlar duygu ve düşüncelerini anlattı. Sarki Alhaji Musa, Türkiye’nin, tüm Gana Müslüman halkının faydasına dokunacak bir hediye verdiğini belirtti.

Bugün Gana’da yeni bir gün doğduğunu ifade eden Musa, “Gana’daki tüm Müslümanlar için yeni ve mutlu bir gün. Cami için Türkiye’ye teşekkür ederiz.” dedi. Amina Salisu da yıllardır televizyonda gördüğü güzel camilerden bir benzerini ülkesinde görmekten çok mutlu olduğunu kaydederek, böyle bir ortamda huzur ve huşu içinde ibadetini yapabileceğini ifade etti.

“TÜRKİYE’NİN EMANETİNE İYİ BAKACAĞIZ”

Gana’da tarihi bir gün yaşandığını dile getiren Salisu, Türkiye hükümetine teşekkürlerini iletti. Aisha Futa, “Böyle güzel bir cami, Batı Afrika’nın hiçbir ülkesinde bulunmuyor. Gana’ya böyle bir cami yapıldığı için çok mutluyuz, caminin inşası için destek verenlere çok teşekkür ederiz.” diye konuştu.

Mallam Jabiru Audu da Türkiye’nin Gana’ya verdiği bu emanete iyi bakacaklarını ifade ederek, “Bu cami, Akra’yı güzelleştirecek ve inşallah bu cami gayrimüslimlerin İslam’a girmelerine vesile olacak.” ifadesini kullandı. Aisha Humaira ise Gana Millet Camiî ve Külliyesi’nin açılışı vesilesiyle Gana’nın farklı bölgelerinden Müslümanların bir araya gelmelerinin çok güzel bir manzara oluşturduğunu kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

VÂLİDE SULTANLARIN YAPTIRDIĞI CAMİLER VE ÇEŞMELER

Vâlide Sultanların Yaptırdığı Camiler ve Çeşmeler

SULTAN 2. ABDÜLHAMİT’İN YAPTIRDIĞI SAAT KULELERİ

Sultan 2. Abdülhamit’in Yaptırdığı Saat Kuleleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.