Suriyeli Minik Yusuf'a Ambulansta 'Hayat Dokunuşu' Takdir Topladı

Burdur'da, Suriye uyruklu 7 aylık hamile kadını hastaneye götürdükleri sırada dünyaya gelen ve kısa süre sonra kalbi duran bebeği, başarılı müdahaleyle yaşama döndüren sağlık ekibi, o günün heyecanını yaşıyor.

Çavdır ilçesi Söğüt beldesinde mevsimlik domates işçisi olarak çalışan 22 yaşındaki Suriye uyruklu Seher Al Hüseyin, hamileliğinin yedinci ayında sancıları başlayınca hastaneye götürülürken 8 Eylül'de ambulansta doğum yaptı. Duran kalbi 112 Acil Servis ekibince yapılan kalp masajıyla çalıştırılan ve Yusuf adı verilen bebek ile annesi, Burdur Devlet Hastanesindeki tedavilerinin ardından taburcu edildi.

İl Sağlık Müdürlüğünce gösterdikleri gayretten dolayı teşekkür belgesi verilen acil tıp teknisyenleri Emine Tarakçı ile Mahmut Alkış, domates seralarının yanında bulunan çadırların birinde yaşayan anne ve bebeğini ziyaret etti.

Sağlık çalışanları bebeği ve anneyi sağlıklı görmenin mutluluğunu yaşadı.

"Bebek yaşayınca tarif edilemez bir duyguya kapıldık"

Sağlık çalışanlarından Tarakçı (28), daha önce doğum yaptırdığını ancak bebeğin ters geldiği doğumla ilk defa karşılaştığını söyledi.

İlk başta biraz tedirgin olduğunu ancak cesaretini toplayıp arkadaşının yardımıyla zorlu süreci başarıyla atlattıklarını vurgulayan Tarakçı, bebeğin doğduktan sonra yaşamsal faaliyetlerinin olmadığını görünce hemen gerekli müdahaleyi yaptıklarını dile getirdi.

Tarakçı, bebeğin yaşama dönmesiyle iki büyük işi başarmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Tamamen bebeği yaşatmaya odaklanmıştık. Kalbi duran bebek müdahaleye karşılık verdi, yaşayınca tarif edilemez bir duyguya kapıldık. Bebeğe müdahale ederken 3 yaşındaki kızım aklıma geldi. Onun yaşama döndüğünü, ağladığını görünce gözlerim doldu, çok sevindim. Bütün sağlıkçılar adına, bu bizim için büyük bir başarıydı. O an iki canla uğraştık. İkisini de sağlıklı şekilde hastaneye ulaştırmak büyük mutluluk. Din, dil, ırk ayrımı sağlıkta kesinlikle yok. Biz sağlıkçılar da böyle bir ayrım yapmayız. Yardıma muhtaç herkesin yardımına koşarız."

"Bebeği yaşama döndürünce sevinç çığlıkları attık"

Sağlık çalışanlarından Mahmut Alkış (24) da 4 yıldır sağlıkçı olduğunu, daha önce böyle bir vakayla karşılaşmadığını kaydetti.

Annenin sancılarının akşam saat 19.00 civarında başladığını ancak gece saatlerinde ihbar geldiğini anlatan Alkış, böyle durumlarda daha erken 112'ye haber verilmesi gerektiğine dikkati çekti.

Suriyeli olan anne Türkçe bilmediği için iletişim kurmakta zorlandıklarını aktaran Alkış, "Zor bir doğum gerçekleştirdik. Bunu başaracaktık başka çaremiz yoktu, bu göreve bunları göze alarak atandık. Bebeği yaşama döndürünce çok mutlu olduk, sevinç çığlıkları attık. Dünyaya gelen her canlının yaşam hakkı var. Yusuf bebek de güçlü bir bebekmiş ve yaşama tutundu. Bu işin büyüklüğünün biz daha sonra farkına vardık. Yusuf bebeği kucağıma alınca kendi kardeşim olmuş gibi sevindim. Bu meslek hayalimdeki meslekti. Böyle güzel olayları da yaşayınca kendime daha bir güven geliyor. İyi ki sağlık çalışanı olmuşum." ifadesini kullandı.

Anne Seher Al Hüseyin de bebeğini yaşama döndüren sağlık çalışanlarına minnettar olduğunu söyledi.

Türkiye'nin kendilerine kucak açtığını belirten Hüseyin, "Siz de Müslüman biz de Müslüman olduğumuz için buraya geldik. Allah sizden razı olsun. Bebeğimi ve beni kurtaran sağlık çalışanlarına çok teşekkür ederim." dedi.

"Arkadaşlarımız göğsümüzü kabarttılar"

İl Sağlık Müdürü Sırrı Şenbayram da acil tıp teknisyenlerinin başarılı müdahalesinin kendilerini gururlandırdığını belirterek, "Çocuğun doğum şekli bir çok uzman hekimin bile zorlanabileceği bir doğumdu. Buna rağmen arkadaşlarımız hiç paniğe kapılmadan ve ambulans hareket halindeyken bunu gerçekleştirdiler. Daha sonra kalbi ve solunumu duran bebeği de başarılı müdahaleyle hayata döndürdüler. Hem anne hem bebek sağlıklı biçimde hayatlarına devam ediyor. Arkadaşlarımız göğsümüzü kabarttılar, onları da ödüllendirdik, tebrik ettik." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.