Suriyeli Muhammed Hayata Tutunacağı Protez Bacağa Kavuştu

Mardin'de gelişim geriliği nedeniyle 2 yıl önce bacağı kesilen ve koltuk değneğiyle koşmaya çalışırken çekilen görüntüleri sosyal medyaya yansıyan 5 yaşındaki Muhammed Hüseyin, bir hayırseverin desteğiyle protez bacağa kavuştu.

Mardin'in Kızıltepe ilçesinde gelişim geriliği nedeniyle 2 yıl önce sağ bacağı kesilen 5 yaşındaki Muhammed Hüseyin, bir hayırseverin desteğiyle yaptırılan protez bacağa kavuştu.

Sanayi Mahallesi'nde yaşayan Suriyeli Sabri ve Fadile çiftinin Türkiye'de dünyaya gelen ve henüz 3 yaşındayken sağ bacağı diz kapağından itibaren kesilen Muhammed'in protez ihtiyacı bir hayırsever tarafından karşılandı.

Muhammed'in sokakta koltuk değneğiyle koşmaya çalışırken çekilen görüntüsünün sosyal medyada paylaşılması üzerine bir hayırsever tarafından siparişi verilen protez bacak hazırlandı.

Aileyi evlerinde ziyaret eden Kızıltepe Yetim ve Öksüzler Derneği yöneticileri ile sağlık ekipleri, protez bacağı Muhammed'e ulaştırdı.

Muhammed sağlık ekiplerinin de yardımıyla evinde protez bacakla ilk adımlarını attı.

"Allah yardım eden herkesten razı olsun"

Baba Sabri Hüseyin, oğlunun yürümesinden duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Çocuğuma protez bacak yaptılar. Yürüdüğü için kendisi de çok seviniyor. Allah yardım eden herkesten razı olsun. Özellikle hayırseverden Allah razı olsun." dedi.

Dernek başkanı Sadettin Kandemir, Türkiye'de yaşayan herkes gibi kendilerinin de Muhammed'i sosyal medyada gördüklerini belirtti.

"Halk buna duyarsız kalmadı. Biz de duyarsız kalmadık. Dernek üyelerimiz Muhammed'i buldu ve bir hayırsever protez bacağı yaptırmayı üstlendi." diyen Kandemir, Muhammed'in protez bacağı ile yürüdüğünü ifade etti.

Kandemir, "Herkesten Allah razı olsun. İyilik kazanacak. Muhammed ilk adımları atıyor, biz de buna şahit olduğumuz için çok mutluyuz. İnşallah nice Muhammedler yürüyecek, hayırseverler, gönlü zengin insanlar sayesinde." diye konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.