İsviçre'de Dini Özgürlüklere Müdahale

Türk kökenli iki İsviçre vatandaşının kızlarını dini inançları bağlamında okuldaki karma yüzme dersine göndermemeleri nedeniyle para cezasına çarptırılmalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) insan hakları ihlali olarak değerlendirmedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), çocuklarını okuldaki zorunlu yüzme dersine göndermeyen İsviçre'de yaşayan Türk aileye verilen para cezasını onayladı.

Strazburg merkezli AİHM, İsviçre'nin Basel şehrinde yaşayan Müslüman bir ailenin dini inanışlarından dolayı kız çocuklarını okuldaki zorunlu yüzme derslerine göndermeyi kabul etmemesi sonrasında verilen para cezasına itirazını ele aldı.

Mahkeme, İsviçre'nin uygulamasının dini özgürlüklere müdahale olduğunu kabul etmesine rağmen, bunun dini özgürlükleri ihlal olmadığını, çocukların başarılı bir biçimde entegrasyonu için okul müfredatının tam uygulanmasının doğru olduğunu oy birliğiyle karara bağladı. Böylece, İsviçre'nin Basel kantonunun Müslüman aileye uyguladığı para cezası onandı.

MÜSLÜMAN ÇOCUKLARIN DİNİ HASSASİYETİNİ TANIMADILAR

İsviçre'nin Basel şehrinde yaşayan İsviçre ve Türk vatandaşlıkları olan Aziz Osmanoğlu ve Sehabat Kocabaş, kız çocuklarını dini inanışlarından dolayı okuldaki zorunlu karma yüzme derslerine göndermeyi kabul etmemişti.

Kantondaki kamu eğitim servisi, çocukların yüzme eğitimine katılmaması nedeniyle aileye yaklaşık bin 300 avro para cezası vermişti. Aile, verilen para cezasının inanç özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle hukuki süreç başlatmıştı. Aile, İsviçre'deki iç hukuk yollarından sonuç alamayınca konuyu AİHM'e taşımıştı.

Aile, AİHM kararına 3 ay içerisinde itiraz ederek, konuyu AİHM Büyük Daireye götürebilecek. AİHM Büyük Dairenin vereceği karar ise nihai özellik taşıyacak.

İsviçre geçen yıl, Basel'de yaşayan 12 ve 14 yaşlarındaki iki Müslüman kız öğrencinin yüzme derslerine ve kamplara katılmayı reddetmeleri nedeniyle vatandaşlık başvurularını geri çevirmişti.

Kaynak: Ajanslar

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.