İslam'a Göre Miras Paylaşımını Kabul Etmeyen Biri İmandan Çıkmış Olur mu?

İslam'a göre miras paylaşımını kabul etmeyen biri imandan çıkmış olur mu? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de bizlere namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekât vermeyi ve diğer bazı dini hükümleri genel hatlarıyla emretmiştir. Bu hükümlerin detayları ise Hz. Peygamber (s.a.v.)’in uygulamalarıyla bizlere öğretilmiştir. Örneğin, Allah namaz kılın der; nasıl kılacağımızı ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Ben nasıl namaz kılıyorsam, siz de öyle kılın.” buyurarak öğretmiştir. Aynı şekilde zekât verilmesini emreden ayetler vardır; hangi maldan ne kadar verileceğini ise yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) açıklamıştır.

Ancak miras meselesi farklıdır. Kur’an-ı Kerim, özellikle Nisa Suresi’nde, mirasın nasıl paylaşılacağını detaylarıyla ve oranlarıyla açıkça beyan etmiştir. Yani bir murisin (vefat edenin) malından hangi varisin ne kadar pay alacağı Kur’an’da açıkça yazılıdır. Bu konuda Allah bir oran belirlemişse ve bir kişi “Ben bunu kabul etmiyorum” derse, Kur’an’a karşı gelmiş olur.

Kur’an’a karşı gelmenin iki yönü vardır:

  1. Kur’an’ın söylediklerini reddetmek, yani “Bu doğru değildir” demek kişiyi dinden çıkarır.

  2. Kur’an’ın dediği doğrudur ama ben uygulayamıyorum demek ise, kişinin imanına zarar vermez; ancak günah işlemiş olur.

İslam ve İhsan

MİRAS İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Miras İle İlgili Ayet ve Hadisler

KUR’AN, HADİS VE İCMADA MİRAS İLE İLGİLİ DELİLLER

Kur’an, Hadis ve İcmada Miras ile İlgili Deliller

MİRAS VE FERÂİZ NEDİR?

Miras ve Ferâiz Nedir?

MİRAS MALI ÜZERİNDEKİ HAKLAR

Miras Malı Üzerindeki Haklar

MİRAS PAYLAŞIMI (TAKSİMİ) NASIL YAPILIR?

Miras Paylaşımı (Taksimi) Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.