İlk Müslüman Olan Sahabi Kimdir?

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’e ilk kim iman etmiştir? İlk Müslüman olan sahabi kimdir? Yeryüzünde İslâm’a ilk inanan, Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in peygamberliğine ilk destek veren insan...

İslam’ı ilk kabul eden kişi Hz. Hatice’dir.

Hz. Hatice radıyallahu anha yeryüzünde İslâm’a ilk inanan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in peygamberliğine ilk destek veren insandır.

HZ. MUHAMMED’İN (S.A.S.) PEYGAMBER OLUŞU

610 miladî yılının Ramazan ayı idi. Her zamanki âdeti üzere yine Hira mağarasına gitmişti. Orada Rabbine ibadet ediyordu. Cebrâil aleyhisselam’ı daha önce görmemişti. Fakat ilâhî vazifenin tebliğ edileceği vakit gelmişti. Cebrâil aleyhisselam geldi. Gür fakat tatlı bir sesle “Oku!” dedi. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

“Ben okuma bilmem” dedi. Cebrâil aleyhisselam onu kucakladı ve sıktı. Bu hal üç kez tekrarlandı. Sonunda Cebrâil aleyhisselam Alak sûresinin şu meâldeki ilk beş ayetini tebliğ etti ve kayboldu.

“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O Rabbın ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazı yazmayı öğretendir. O, insana bilmediğini öğretendir.”

BENİ ÖRTÜNÜZ!

Fahr-i Kâinat Efendimiz büyük bir heyecan içerisinde, yüreği titreyerek evine döndü. Annemiz, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’i büyük bir sevinçle karşıladı. Gözünü mübarek yüzünden ayıramadı. Şimdiye kadar görmediği bir nur vardı yüzünde. Etrafa güzel kokular yayılıyordu. Tatlı bir şekilde alnından öptü ve:

“Anam-babam sana feda olsun. Yüzünde şimdiye kadar görmediğim bir nur görüyorum. Şimdiye kadar hissetmediğim bir koku alıyorum" dedi. Efendimiz heyecanlıydı. Ancak Beni örtünüz, beni örtünüz!..” diyebildi.

“SEN HAKSIZLIĞA UĞRAYANLARA YARDIM EDENSİN”

Hz. Hatice annemiz hemen üzerini örttü. Sardı sarmaladı ve yatırdı. Bir müddet dinlendikten sonra kendine gelen Efendimiz kalktı ve başından geçenleri en yakın sırdaşı, teselli kaynağı, biricik hayat arkadaşı ailesine anlattı ve:

“Bana neler oluyor Hatice? Doğrusu korkuyorum.” dedi. Hakkı, hakikatı tam kavramış olan annemiz bir peygamber hanımı olarak Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’deki korku ve endişeyi şu sözleriyle gidermeye çalıştı:

“Öyle deme! Yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen akrabanı gözetir, doğru konuşur, işini görmekten âciz kimselerin elinden tutarsın. Yoksulları kayırırsın. Misafirleri ağırlarsın. Haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin dedi.

Hz. Hatice annemiz, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’i tekrar amcası oğlu Varaka’ya götürdü. Tevrat ve İncil’i iyi okuyan bu Hristiyan âlim Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’i dinledi. Sevinçli bir şekilde ona:

“Bu gördüğün melek, bütün Peygamberlere vahiy getiren melektir. Sen bu ümmetin Peygamberisin. Ah, ne olurdu kavmin seni yurdundan çıkaracakları zaman ben sağ ve genç olsaydım.” dedi. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

“Onlar beni çıkaracaklar mı?” dedi. Varaka da:

“Evet çıkaracaklar” dedi ve şunları ilâve etti:

“Yeni bir din tebliğ eden kimse yoktur ki, düşmanlık ve işkence görmesin. Eğer ben senin dâvet günlerine yetişecek olursam sana yardım ederim” diye de destek verdi.

Hz. Hatice annemiz, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’i hep düşünceli görmekteydi. Büyük bir görev yüklenmişti. İçinde bulunduğu cemiyette bu vazifeyi yerine getirmek kolay değildi. Bütün dünya karşısında yer alıyordu. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu büyük derdini annemize:

“Bana kim inanır ya Hatice!” diye seslendirdi.

İSLAM’IN İLK MÜ’MİNİ

Soyu sopu, zenginliği, güzelliği ve olgunluğu ile şeref timsali annemiz büyüklüğüne büyüklük katan, firasetli davranışıyla şeref ve izzetini artıran şu sözleriyle Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e destek verdi:

“Sana kim inanmaz ki? Önce ben inandım.” deyip kelime-i şehadet getirdi. İslâm’ın ilk mü'mini oldu. Allah Resûlü’nün ilk destekçisi oldu. Ona sevgisini, sadâkatini, itaatini ve refikalığını gösterdi. Dünya durdukça bu yüce davranışıyla anılmasını sağladı.

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 157

İslam ve İhsan

HZ. HATİCE (R.A.) KİMDİR?

Hz. Hatice (r.a.) Kimdir?

İLK MÜSLÜMANLAR

İlk Müslümanlar

İLK SAHABİLER KİMLERDİR?

İlk Sahabiler Kimlerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.