Müslüman Nezaketi

Müslümanın nezaketi nasıl olmalıdır? Lokman suresi 19. ayette nasıl tarif ediyor?

"Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini yükseltme; çünkü seslerin en çirkini eşeğin anırmasıdır." (Lokmân, 31/19)

"Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse." (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 45)

Müslüman Nezaketi

Nezaket, güzel bir sözle yaralı yüreklere tesirli bir ilaç sunmaktır. Beşerî ilişkilerde sevgi, saygı, şefkat ve merhameti kuşanmak; sözün en güzelini, davranışın en zarifini seçmek; güler yüzlü, tatlı sözlü, yumuşak huylu ve ağır başlı olmak, tam anlamıyla bir nezaket ölçüsüdür. İslam, nezaket dinidir; yaşına, cinsiyetine, sosyal statüsüne bakmaksızın insanı hayatın merkezine oturtur ve ideal toplumu onunla inşa eder. İnsan, sosyal bir varlık olduğu için yaşamını başka insanlarla paylaşmak durumundadır. Hayatı başka insanlarla paylaştığımız sürece söz ve davranışlarımızı düzenlemek, muhatap olduğumuz insanların duygu ve düşüncelerini gözeterek hareket etmek durumundayız. Her bir Müslüman evinde, işinde, okulunda, sosyal hayatın bütün alanlarında bir rol model gibi davranmalı; nezaketi, özeni, anlayışı elden bırakmamalı; yapay, ikircikli davranışlardan uzak durmalı; insanları kırmaktan kaçınmalıdır. Çünkü o, inandığı dinin, temsil ettiği değerlerin temsilcisi olduğunu unutmamalıdır.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

NEZAKETLE İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Nezaketle İlgili Ayetler ve Hadisler

İSLAM'DA NEZAKET VE ZARAFETİN ÖNEMİ

İslam'da Nezaket ve Zarafetin Önemi

RIFK, NEZAKET VE HOŞGÖRÜ İLE İLGİLİ HADİSLER

Rıfk, Nezaket ve Hoşgörü ile İlgili Hadisler

HAK DOSTLARINDA NEZÂKET

Hak Dostlarında Nezâket

İSLÂM'IN EMRETTİĞİ NEZÂKET VE GÖRGÜ KURALLARI

İslâm'ın Emrettiği Nezâket ve Görgü Kuralları

PEYGAMBERİMİZİN TEBLİĞİNDEKİ NEZÂKET

Peygamberimizin Tebliğindeki Nezâket

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.