Gençler Komşusu Açken Tok Yatamadılar

Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.s.) izinden giden gençler, İslam'ın canlı cansız tüm varlığa gösterdiği merhametin timsali oldular.

Münih – Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Münih Mehmet Akif Camii‘nden bir grup genç, sokakta kalan evsizlere ve yardıma muhtaç kimselere ücretsiz sıcak çorba dağıttı, kuşlar için yem sepeti astı.

Münih DİTİB Mehmet Akif Camii Gençlik Kolu “Sosyal Sorumluluk Projesi“ kapsamında, Almanya'nın güneyinde yer alan Bavyera Eyaleti’nde, yoğun kar yağışı ve eksileri bulan hava şartlarının etkili olduğu kış günlerinin gelmesiyle sokakta kalan evsizlere sıcak çorba dağıttı.

Gençler ayrıca yiyecek bulmakta zorlanan kuşlar için hazırladıkları yem sepetlerini de ağaç dallarına astı.

ANNELER DE SEFERBER OLDU

Gençlerin sokakta kalan evsizlere ve yardıma muhtaç kimselere çorba ikramına destek olan anneler kendi elleriyle çorba yaptı.

Gençler ayrıca okul harçlıklarıyla meyve, pide, çay, su ve meyve suyundan oluşan kumanyaları kimsesiz ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.

Münih DİTİB Mehmet Akif Camii caddesi üzerindeki evsizlere ve yardıma muhtaç kimselere çorba dağıtan gençlerden Leyla Çimen ve Furkan Atik, yaptıkları sosyal sorumluluk projesinden mutlu olduklarını ifade ettiler.

Evsiz ve yardıma muhtaç kimseleri bularak bir bardak sıcak çorba dağıtımı gerçekleştiren gençler, insanların yüzünde oluşan sıcacık bir gülümsemenin tarifinin olmadığını belirttiler.

Çimen ve Atik, “Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), ‘Komşusu açken, tok yatan bizden değildir.’ sözleriyle İslam'ın sosyal yönünü anlatıyor bize. Bizler de DİTİB gençliği olarak din, dil ve ırk ayrımı gözetmeden insani duyguları ön plana çıkararak Peygamber Efendimizin hadis-i şerifini kendimize rehber edinerek insanlık görevimizi yerine getirdik. Sevgi paylaştıkça büyüyen bir şey ve biz her ne kadar her zaman göremiyor olsak da çevremiz, bize ihtiyaç duyan insanlarla dolu.” dedi.

Gençler, "Çorbayı annelerimizin katkılarıyla yaptık. Eksileri bulan soğuk havalardan bizler de etkileniyoruz, üşüyoruz ama o insanların çorbayı aldıktan sonra yüzlerinde oluşan mutluluğu görmek, onları sevindirmek bizleri mutlu ediyor." ifadelerini kullandı.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.