Çocuklarınıza Güzel İsimler Koyun

Bebeğe / çocuğa isim nasıl konur? Çocuğa güzel isim koymak neden önemlidir? Caiz olan ve olmayan isimler nelerdir? Çocuğa isim verirken dikkat edilmesi gerekenler.

Ebû’d-Derdâ -radıyallâhu anh-’den rivâyet edildiğine göre Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Siz kıyâmet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse güzel isimler koyun.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 61)

ÇOCUĞA GÜZEL İSİM KOYMAK NEDEN ÖNEMLİDİR?

“Evlâdımıza güzel isimler koymak, onların bizim üzerimizdeki bir hakkıdır. Öyleyse ey mü’minler! Evlâdınıza güzel isimler koyun!”

“İyi adamın kemikleri erir, adı kalır.” (Kâşgârlı Mahmud)

İsimler; canlı-cansız bütün varlıkları ve mefhumları karşılayan, onları ifade etmemizi sağlayan kelimelerdir. Kur’ân-ı Kerim’de ifade edildiğine göre yüce Allah, ilk peygamber Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’a bütün isimleri öğretmiş (el-Bakara, 2/31) ve Âdem -aleyhisselâm- Allâhu a‘lem bu öğrendiği isimlerle dünyayı tanımaya çalışmış; bu isimlerle eşyayı anlamaya ve anlamlandırmaya gayret göstermiştir. Artık yeryüzünde ve gökyüzünde bulunan bütün varlıkların bir ismi vardır.

Şu bir hakikat ki, insanlara verilen isimlerin; onların inanç ve kültürleriyle sıkı bir bağı vardır. Zira isimlerin, kendisiyle ilgili olduğu bir mânâ dünyası mevcut olup, her isim; inançtan gelen, kültürden gelen değerler sisteminden bir iz taşır. İsimler, aynı zamanda o isimleri alan kişilerin bağlı olduğu ahlâkî esaslara da işaret eder. Onun için isim, çok mühimdir.

ÇOCUĞA İSİM NASIL KONUR?

İslâm’dan tevârüs eden geleneğimize göre; çocuğa doğumunun yedinci gününde kulağına ezan okunarak isminin verilmesi, edebe daha muvâfık olan bir husustur. Zira bir hadîs-i şerifte bildirildiğine göre Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; yeni doğan çocuğa yedinci gününde isim verilmesini, (saçlarının tıraş edilmek sûretiyle) temizlenmesini ve akîka kurbanının kesilmesini emretmiştir. (Tirmizî, Edâhî, 17)

Yine Ebû Râfî -radıyallâhu anh-; Hazret-i Fâtıma, oğlu Hasan’ı dünyaya getirdiği zaman, Hazret-i Peygamber’i çocuğun kulağına ezan okurken gördüğünü haber vermektedir. (Tirmizî, Edeb, 63)

Her doğan çocuk, sanki ismiyle doğar. Anne-babalar, aylar öncesinden çocuklarına hangi isimleri verecekleri üzerinde sevinç ve heyecanla kafa yorarlar ve daha dünyaya gelmeden çocuklarının isimlerini belirlerler.

Mü’min, hayatının her alanında rızâ-yı ilâhîye mutâbık ve muvâfık hareket etmek durumundadır. Onun için mü’min, bu hâlini isim hususunda da devam ettirmeli ve çocuklarına güzel isimler vermeye çalışmalıdır. Şu hususu unutmamak gerekir ki; çocukların anne-babaları üzerindeki en mühim hak ve sorumluluklarından biri de onlara güzel isimler konulmasıdır.

Aslında her ebeveyn, çocuklarına isim verirken kendi dünya görüşleri ve bağlı oldukları değerler sistemine göre bir isim vermeye çalışır. Çocuklarına verdikleri isimlerden, o ailenin nasıl bir inanç ve kültüre bağlı olduğu anlaşılabilir.

Bu bakımdan isim çok önemlidir. İsim, kimliktir; isim seni anlatır, seni temsil eder. İsim; senin hangi kültüre, hangi değerler sistemine bağlı olduğun hakkında bir fikir verir.

Yine konunun uzmanları, isimlerin kişiler üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu ifade etmektedirler. Nitekim halk arasında «ismiyle müsemmâ olmak» şeklinde bir deyim vardır. Bu; insanlara verilen isimlerin, o kişiler üzerinde tesirinin olduğunu, isimlerin o kişiler üzerinde yansımalarının olduğunu ifade eden bir deyimdir. Hakikaten isimlerin insanlar üzerinde mühim bir tesiri vardır.

ÇOCUKLARINIZA GÜZEL İSİMLER KOYUNUZ

Onun için çocuklarımıza güzel isimler vermeliyiz. Güzel isim vermek, evlâdımızın bizim üzerimizdeki bir hakkı olduğu gibi aynı zamanda Sevgili Peygamberimiz’in;

“Çocuklarınıza güzel isimler koyunuz!” şeklinde bizlere tevdî ettiği bir emir ve emânetidir.

Öyleyse Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden mü’minler olarak; bu hak, mes’ûliyet, vazife ve emri hakkıyla yerine getirmeye çalışmalı, evlâdımıza güzel ve mânâlı isimler koymaya gayret göstermeliyiz.

Çünkü serlevha hadîs-i şerîfimizde Sevgili Peygamberimiz’in bize haber verdiğine göre; kıyâmet gününde, kendi isimlerimiz ve babalarımızın isimleriyle çağrılacağız. İsim deyip geçmemek gerek. Her kim ne isim aldıysa hem bu dünyada hem de âhirette artık hep o isimle anılacaktır. Artık o isim, ebediyen o kişinin ismi olarak kalacak; mahşer günü Cenâb-ı Hak, her insana babasının isminin yanında kendisine verilen isimle hitap edecektir.

İSMİN ÖNEMİ NEDİR?

İsim, bu kadar mühim bir husustur. Öyleyse çocuklarımıza güzel ve mânâlı isimler verelim. Çünkü isim, medeniyettir. İsim; yeryüzünün gördüğü en son medeniyet olan İslâm medeniyetinin ehemmiyet verdiği, üzerinde durduğu mühim hususlardan biridir.

İsim, aynı zamanda; kişinin îmânını, sahip olduğu kültürü diri tutan mânevî bir kıymettir. Bazı durumlarda mü’minler; en başta isimlerini muhafaza ederek dinlerini koruyabilmişler, bir nevî isimleriyle dinlerine tutunabilmişlerdir. Nitekim dünyanın bazı yerlerinde azınlık olarak yaşamak durumunda kalan müslüman kardeşlerimiz, isimlerini değiştirmeye zorlanmış ve büyük bir zulüm ile karşı karşıya kalmışlardır. Zira zâlim ve gaddar yöneticiler, müslümanları asimile etmenin ilk basamağı olarak onların Müslümanlıklarını temsil eden isimlerini değiştirmeyi tespit ve tayin etmişlerdir.

Buna mukabil bu zorbalığa maruz kalan mü’minler; dînî ve millî kimliklerini muhafaza etmek adına, isimlerinin değiştirilmesine rızâ göstermemişler, gerektiğinde bu yolda canlarını ve mallarını fedâ etmişler, yerlerinden ve yurtlarından sürgün edilmişlerdir. Bu direnişleri ile bir nevî dinlerine sahip çıkmışlar, dinlerini muhafaza etmişlerdir.

İşte isim, Müslümanın hayatında bu kadar mühim bir husustur. Öyleyse Müslümanlar, çocuklarına güzel isimler koymalıdırlar.

Bu ehemmiyetinden dolayı Sevgili Peygamberimiz; çocuklara güzel isimler koyma hususunda çok hassas davranmış, hattâ Hazret-i Âişe Vâlidemiz’in bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; karşılaştığı çirkin isimleri değiştirmiştir. (Tirmizî, Edeb, 66) Meselâ bir kadının; isyankâr, itaatsiz kadın anlamına gelen Âsıye (عاصية) ismini değiştirip güzel mânâsına gelen Cemîle ismini vermiştir. (Müslim, Edeb, 14)

Caiz Olmayan İsimler

Dînimizde Samed, Rahmân gibi Cenâb-ı Hakk’ın zâtına ait; isim ve sıfatların isim olarak verilmesi uygun değildir. Bu isimleri ancak Abdüssamed, Abdurrahman şeklinde Cenâb-ı Hakk’a nispet ve izâfe ederek çocuklarımıza verebiliriz. Nitekim nakledildiğine göre Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, gözetip koruyan anlamına gelen ve yüce Allâh’ın zâtına ait bir isim ve sıfat olan Kayyûm ismini Abdülkayyûm olarak değiştirmiştir. (Ebû Nuaym, Ma‘rifetü’s-sahâbe, V, 2980)

Allah’ın Sevdiği İsimler

Onun için elimizden geldiği kadar, çocuklarımıza; dînî ve millî değerlerimize muvafık, güzel ve mânâlı isimler vermeliyiz. Meselâ Allah Teâlâ’nın büyük bir lutfu olan yavrularımıza Abdullah ve Abdurrahman gibi isimler verebiliriz. Zira Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Allah Teâlâ’nın en çok sevdiği isimleriniz, Abdullah ve Abdurrahman’dır.” (Müslim, Âdâb, 2) Bu sebeple olsa gerektir, Sevgili Peygamberimiz; Medine’ye hicretten sonra ilk doğan çocuğun ismini Abdullah koymuştur. (Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr, 45)

Caiz Olan İsimler

Yine; İsa, Musa, Yûsuf, Nuh, İbrahim ve İdris gibi peygamberlerin isimlerini kulaklarına ezan okuyarak çocuklarımıza koyabiliriz. Peygamber Efendimiz, çocuklara peygamberlerin ve sâlih insanların isimlerinin verilmesini tavsiye buyurmuştur. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 19)

Biricik yavrularımıza Hâtemü’l-Enbiyâ, Seyyidü’l-Kevneyn ve Habîbullah olan Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in; yer ve gökte medh u senâ edilen mânâsındaki Muhammed, Mahmûd veya Ahmed isimlerini; seçilmiş, saf ve temiz mânâlarına gelen Mustafâ ismini koyabiliriz. Mehmed ve Emîn isimleri de Sevgili Peygamberimiz’in güzel isim ve vasıflarından mülhem güzel isimlerdendir.

Çocuklara, ehl-i beytten; Hatice, Âişe (Ayşe), Zeynep, Sevde gibi Fahr-i Kâinât Efendimiz’in mübârek ve mutahhar eşlerinin isimlerini koymak veya kızı Fâtıma (Fatma), torunları Hasan ve Hüseyin’in isimlerini koymak, İslâm’ın ilk günlerinden itibaren müslümanların rağbet gösterdikleri bir husustur.

İsim, hakikaten mühimdir. Bu bakımdan çocuklarımıza meselâ dînî ve millî değerlerimizi yansıtan Ebûbekir, Ömer, Osman, Ali gibi Hulefâ-i Râşidîn’in isimlerini; Mus‘ab, Muâz gibi sahâbe isimlerini; Fatih, Selâhaddîn, Alparslan gibi İslâm kahramanlarının isimlerini koyabiliriz.

Çocuğa Aile Büyüklerinin İsminin Verilmesi

Çocuklarımıza eğer güzel ve mânâlı ise anne ve babamızın, büyüklerimizin isimlerini vermek de güzel bir davranıştır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, bir hadîs-i şeriflerinde;

“Bu gece bir oğlum doğdu; ona atam İbrahim’in ismini verdim.” (Müslim, Fedâil, 62) buyurmuştur.

Evet isim, Müslümanın imtihan dünyasında mühim yeri olan bir husustur. Onun için yavrularımıza; aynı zamanda Müslüman oldukları şuurunu onlara her dâim hatırlatacak ve diri tutacak, dînî ve millî değerlerimize muvâfık güzel ve mânâlı isimler vermeliyiz.

Unutulmamalıdır ki güzel isim koymak; yeme, içme, giyinme, barınma ve eğitim hakları gibi evlâdımızın bizler üzerindeki en önemli haklarından biridir.

Kaynak: Doç. Dr. Mustafa Canlı, Yüzakı Dergisi, Ağustos 2018

İslam ve İhsan

KUR’AN’DA GEÇEN İSİMLER

Kur’an’da Geçen İsimler

BİR MÜSLÜMAN ÇOCUĞUNA NASIL İSİM KOYMALI?

Bir Müslüman Çocuğuna Nasıl İsim Koymalı?

EN ÇOK KULLANILAN İSİMLER

En Çok Kullanılan İsimler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.