Anne ve Babaya Nasıl Davranmalıyız?

Anne ve babaya nasıl davranılması gerekir? Anne ve babaya nasıl davranılması gerektiğini belirten ayetler.

Ana-babamız olan göz bebeklerimizin yanı başında, veryansın edercesine ağlayarak Dünya’ya gözlerini açan bebektik. Geceleri kimi zaman açlıktan, kimi zaman sırf göz bebeklerimizin kokusunu doyasıya içimize çekmek için avazımız çıktığı kadar bağıran, kucağa alınıp bağra basılınca sâkinleşerek derin uykulara dalandık.

Uykusunda gülen, dudaklarını büküp şekilden şekle girendik. Yatmaktan sıkılıp, ilk etrafı keşfetme merakımızla emeklemeye çalışan, onunla da yetinmeyip ilk adımları atarak ikinci adımı atamayınca yine etrafı çığlıklara boğandık. Yere düşünce, tutunacak bir elin uzanmasını bekleyendik.

Tadından hazzetmediğimiz gıdaları yüzlere püskürten, bununla da çok eğlenendik. İlk okul mâceramız için alınan önlük, çanta, kırtasiye malzemelerine gelip gidip defalarca bakan, «Büyüdük de okullu olduk!» gururuyla etrafa caka satandık.

GÖZ BEBEKLERİMİZ

Ergenlik psikolojisiyle gözbebeklerimize ne yapacaklarını şaşırtan, çaresizlik duygusunu onlara derinden hissettirendik. On sekizli yaşlarda her şeyi bildiğini sanıp, aslında pek de bir şey bilmeyendik. Arkadaşın kelâmını, göz bebeklerimizinkinden üstte tutandık.

Yüksek öğretim için evden uzaklara gidip ilk arkadaş çelmesine takılıp şaşkına dönendik. Yurttu, okuldu, evdi derken ayakları üzerinde durmaya çalışıp, göz bebeklerimizin yanımızda olmasının ilk özlemlerini derinden hissetmeye başlayan; bayram tatillerinde kısa da olsa hasret giderebilmenin tesellisini duyandık.

Evlenirken sevdiğiyle olmanın mutluluğuna rağmen, göz bebeklerinden ayrılmanın verdiği hüznü yüreğinde hissedendik. Yavrusunu ilk kucağına aldığında gerçek mânâda gözbebeklerimizi anlamaya başlayan, yıllar geçtikçe onların yaşlandığını, hastalıklarla boğuştuklarına şâhit olan ve bu olanları onlara konduramayandık. Yaşlılıklarını gördükçe, kendi gelecek yaşlılığımızı sorgulayandık.

Yavrularımız da göz bebeklerimizdi; biz ana-babanın nazarında… Ana-baba olacağımızın müjdesiyle bile hayatı değişenlerdik. Koca koca insanlardık, hayal dünyalarına dalan. Doğumu, kucağımıza almayı, evimize ilk girişini defalarca kurgulayıp, bununla şenlenenlerdik.

İlk Cennet kokusunu derince içimize çekip, Rabbimize çokça şükredenlerdik. Sevinçten Dünya’ya ana-baba olduğumuzu haykırmak isteyenlerdik. İlk eve geliş ve ikili hayattan çoklu hayata geçişte afallayanlardık. Aylarca, gecelerce, her gün defalarca evin içinde avazı çıktığı kadar bağıran göz bebeklerimiz için çaresizliği ve sabrı yudumlayanlardık.

Uykusunda bile izlemeye doyamadığımız, ilk kelime ağzından dökülürken, ilk emekleme, ilk adımında sevinç çığlıkları atanlardık. Binbir zahmet yemek yedirirken yüzümüze püskürtülen yemekle şaşkınlık ve öfke duygularına kapılıp, ardından gülme krizlerine yakalananlardık.

Okulunun sosyal faaliyetlerinde gururdan gözleri dolan, avuç içleri patlayıncaya kadar alkış tutanlardık. Yüksek öğretim için yolcu edip eve döndüğümüzde hüzün sessizliğine bürünenlerdik. İstediklerini alamadığımızda sancılar yaşayanlardık. Evlilik merasiminde bir yandan mutluluk duyan, bir yandan kopmak istememenin derin acısıyla harmanlananlardık. Torunumuzu kucağımıza almamızla büyük bir âile olmanın heyecanını ve saadetini yaşayanlardık. Yaşlanmaya başlayıp, hastalıklar peyda oldukça endişe edilmesin diye mümkün mertebe saklayanlardık.

ANNE BABAYA İYİ DAVRANIN

Bizler de bebektik, büyüdük, yaşlandık. Aslında göz bebeklerimizle geçen ömrümüzde hissettiklerimizi kelimelere sığdıramayanlardık…

Rabbimiz, âyet-i kerîmelerde buyuruyor:

“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını vasiyet ettik! Çünkü anası, onu nice sıkıntılara katlanarak (karnında) taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için:) «Önce Bana, sonra da ana-babana şükret!» diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak Banadır.” (Lokmân, 14)

“Rabbin, yalnız kendisine ibâdet etmenizi ve ana-babaya iyilikte bulunmayı emretmiştir. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı «Öf!» bile deme, onları azarlama. İkisine de hep tatlı söz söyle. Onlara rahmet ve tevâzû kanatlarını ger ve: «Rabbim! Onlar beni küçükken (merhametle) yetiştirdikleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle!» de.” (el-İsrâ, 23-24)

Hadîs-i şerifte buyrulur:

“Allah Teâlâ’nın rızâsı, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı da anne ve babayı öfkelendirmek sûretiyle celbedilir.” (Tirmizî, Birr, 3/1899)

Âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîf ışığında, biz “yavrularını” göz bebekleri olarak gören, maddî ve mânevî hayatımızı inşâ eden; aslında bizlerin de göz bebekleri olan ana ve babalarımızın ellerinden öpüyor ve kusurlarımızın affını diliyoruz. Ebedî âleme göçenlerimizi de rahmetle yâd ediyoruz.

Kaynak: Dr. Ayça Toksöz, Şebnem Dergisi, Sayı: 193

İslam ve İhsan

İSLAM’DA ANNE-BABA HAKKI

İslam’da Anne-Baba Hakkı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.