
Amr bin Cemûh’un (r.a.) Duası Nasıl Kabul Oldu?
Bir duâ, bir tevekkül ve bir müjde... Amr bin Cemûh’un (r.a.) duası nasıl kabul gördü, ardında hangi sadâkat dolu hikmetler gizliydi?
Uhud Harbi sonrası, Medîne-i Münevvere’deki hanımlar, bir haber alabilmek ümîdiyle şehir dışına çıkmışlardı. Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- da onlar arasında idi. Harre mevkiinde sâliha kadın Hind bint-i Amr’a rastladı.
SADÂKATİN VE ŞEHÂDETİN İBRETLİK HÂLİ: AMR BİN CEMÛH’UN (R.A.) DUASI NASIL KABUL OLDU?
Hind, savaşta şehîd düşen kocası Amr bin Cemûh, oğlu Hallâd ve kardeşi Abdullâh’ın cesedlerini bir deveye yüklemiş götürüyordu. Hazret-i Âişe ona:
“–Geride ne haber var?” diye sordu.
Hind bint-i Amr -radıyallâhu anhâ-:
“–Hayırdır, Rasûlullâh sağdır. O sağ olduktan sonra her musîbet hafif kalır.” dedi. Hazret-i Âişe, devenin üzerindeki cesetleri göstererek:
“–Bunlar kim?” diye sordu. Sâliha hanım Hind:
“–Kardeşim Abdullâh, oğlum Hallâd ve kocam Amr’dır.” dedi.
Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-:
“–Onları nereye götürüyorsun?” diye sorunca da:
“–Medîne’ye götürüyorum. Orada defnedeceğim.” dedi.
Hind, devesini yürümesi için biraz zorlayınca, deve olduğu yere çöktü. Hazret-i Âişe:
“–Deve, yükünün ağırlığından mı çöküyor?” diye sordu. Hind:
“–Neden çöktüğünü bilmiyorum. Hâlbuki başka zamanlarda iki devenin yükünü taşırdı. Fakat şimdi onda farklı bir hâl seziyorum.” dedi.
Zorlayınca deve kalktı, ancak Medîne’ye yöneltilince yine çöktü. Yönü Uhud’a çevrilince de koşmaya başladı. Hind, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in yanına varıp durumu anlattı. Efendimiz ona:
“–Deve vazîfelidir. Amr’ın herhangi bir vasiyeti var mıydı?” diye sordu. Hind:
“–Amr, Uhud’a gideceği zaman kıbleye dönmüş; «Allâh’ım! Bana şehîdlik nasîb et! Beni me’yûs ve mahrum bir hâlde ev halkıma döndürme!» diye duâ etmişti.” dedi.
Bunun üzerine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, sadâkatin yüceliğini ifâde eden şu sözleri söyledi:
“–İşte bu yüzden deve yürümüyor. Ey Ensâr topluluğu! Sizden her kim Allâh’a yemin etmişse ona sâdık kalsın. Ey Hind! Kocan Amr sâdıklardandır. O şehîd edildiği andan itibâren melekler kanatlarıyla üzerine gölgelik yaptılar ve nereye defnedilecek diye bakıp durdular. Ey Hind! Cennette Amr bin Cemûh, oğlun Hallâd ve kardeşin Abdullâh bir araya gelecek ve arkadaş olacaklar.”
Bu müjde karşısında Hind, bir sadâkat örneği daha sergileyerek:
“–Yâ Rasûlâllah! Ne olur Allâh’a duâ et, beni de onlarla bir araya getirsin.” diye yalvardı. (Bkz. Vâkıdî, I, 265-266; İbn-i Hacer, Fethü’l-Bârî, III, 216; İbn-i Abdilber, el-İstiâb, III, 1168)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
YORUMLAR