
Ebû Hüreyre’nin (r.a.) Hayatından Kesitler
Ebû Hüreyre (r.a.) kimdir? İslâm tarihinin en çok hadis rivayet eden sahâbîlerinden biri olan Ebû Hüreyre’nin (r.a.), imanla yoğrulmuş hayatından kesitler...
Ebû Hüreyre radıyallahu anh, çok hadis rivayet etmesiyle tanınan sahâbîdir.
EBÛ HÜREYRE’NİN (R.A.) HAYATINDAN KESİTLER
Ebû Hüreyre’nin radıyallahu anh; asıl adı Umeyr, lâkabı, Ebû Hüreyre’dir.
Aslen, Yemen’de bulunan Devs kabilesindendir. Bir kedi besleyip ağaç üzerinde ona özel bir yer yaptığı için halk ona kedi babası anlamına (Ebû Hüreyre) lâkabını taktılar.
İslâmiyet’i kabul edişine gelince, Devs kabilesinden Tufeyl adında bir zat, hicretten iki yıl önce İslâm’ı kabul etmiş, Yemen’e dönerek, İslâm’ı yaymaya çalışmıştı, bu arada Devs kabilesi halkı da İslâm’ı kabul etmişlerdi.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hayber seferine çıktığı sırada, Yemen’den kalabalık mü’min topluluğu mü’minlere yardıma gelmişlerdi. İşte Ebû Hüreyre bu topluluk içerisinde idi. Bu heyecanla gelen Ebû Hüreyre iman etmiş, Hayber ganimetinden de hisse almıştı.
Hz. Ebû Hüreyre, Müslüman olmayan annesini imana getirmek için çok çalıştı. Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e yalvarıp annesinin iman etmesi için dua istedi. Rasûlullah Efendimiz de dua buyurdu. Hz. Ebû Hüreyre eve vardığında annesinin iman ettiğini görünce koşa koşa Rasûl-i Ekrem Efendimize müjde etmiş, “Duanız bereketi ile annem Müslüman oldu,” demişti.
Hz. Ebû Hüreyre, Hz. Ebû Bekir devrinde yalnız hadis neşriyle meşgul olmuş, devlet işlerinde görev almamıştı. Hz. Ömer devrinde Bahreyn’e Âmil tayin edilmişti.
Hz. Osman devrinde bir kenara çekilip fitneye karışmadı. Sadece fitnenin yatışması için âsileri teskin maksadıyla hadis rivâyet etti. Hatta, Hz. Osman şehid edildiği sırada onun yanında bulunduğu âsileri teskine çalıştığı rivâyet edilir.
Hz. Ebû Hüreyre ilime çok âşıktı, her şeyi iyice öğrenmek ister, araştırırdı. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizden her şeyi sorar öğrenir, diğer ashab-ı kirâmın da öğrenmesine sebeb olurdu. Bu yüzden çok hadis ezberlemişti. Bir ara hadisleri ezberleyemediğinden şikâyet etmişti. Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ona dua buyurmuş, ondan sonra okuduklarını unutmaz olmuştu.
Hz. Ebû Hüreyre’nin çok hadis rivâyetine itiraz edenler olmuştu. Hz. Ebû Hüreyre onlara, “Ensar kardeşlerim, ziraatle, muhacir kardeşlerim ticaretle uğraşırlarken ben boğaz tokluğuna Rasûlullah’ın dizinin dibinden ayrılmadım. Hep hadis öğrendim.” cevabını vermiş.
Ebû Hüreyre, Rasûlullah Efendimizin vefatından sonra bildiği bütün hadisleri yazmıştı. Peygamber Efendimiz’den en çok hadis rivâyet eden zat odur. Kendisinden 5375 hadîs rivâyet olunmuştur.
Hz. Ebû Hüreyre, Arap edebiyatını bildiği gibi çok güzel Farsça bilirdi. Tevrat ve İncil’i gözden geçirmiş olduğundan onlar hakkında bilgisi vardı. Çok güzel yazısı da vardı. Ezberlediği hadisleri güzel yazısı ile yazarak bir mecmua meydana getirmişti.
Allah korkusu onda son safhada idi. Kıyamet mevzuu açılınca kendisinden geçerdi. Hz. İkrime’nin anlattığına göre Ebû Hüreyre her gün 11000 tesbihte bulunurdu. Hz. Ebû Hüreyre açık sözlü, hak karşısında susmayan medeni cesarete sahip bir zattı. Mervan, Medine valisi iken O’nun hatalarını bile çekinmeden yüzüne söylerdi.
Hz. Ebû Hüreyre hicretin 57. ci yılı hastalandı, halk onu ziyaret ediyordu. Ebû Seleme de ziyarete gelmişti. Ona şu vasiyette bulunmuştu: “Benim kabrimi ziyaret et, kabrimi öyle bir yere koyun ki, halk görüp bana dua etsin.” dedi. Vefat edince vasiyeti yerine getirildi, muhacirin kabristanına defnedildi. Allah kendisinden razı olsun, (Tezkiratül Huffaz, c. 1, s. 22, Ashab-ı Kirâm, c. 3, S 161)
Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları
YORUMLAR