Ahududunun Faydaları Nelerdir?

Cilt sağlığından bağışıklığa kadar ahududu hangi hastalıklara iyi geliyor? Hem doğal bir antioksidan deposu hem de şifa kaynağı olan ahududunun faydaları yazımızda.

Birçok kişinin böğürtlenle karıştırdığı ahududu, ya da diğer adıyla frambuaz, gülgiller familyasından gelen ve kırmızıdan koyu bordoya uzanan renk tonlarıyla dikkat çeken hoş kokulu bir meyvedir. Dağlık ve ormanlık bölgelerde doğal olarak yetişen bu meyve, halk arasında “dağ çileği” ya da “ağaç çileği” olarak da bilinir.

Anavatanının Ege Bölgesi olduğu düşünülen ahududu, dikenli bir gövdeye sahip olup, ikinci yılında beyaz çiçekler açarak meyve verir. Etli ve sulu üzümcüklerden oluşan meyvesi, içindeki küçük çekirdeklerle birlikte tüketilir. Ancak taze tüketilmediği takdirde çabuk bozulabilen bu meyve, genellikle tazeyken yenir ya da dondurularak saklanır.

Ahududu; pastacılıktan şekerlemeye, reçelden meyve suyuna kadar pek çok alanda kullanılır. Özellikle frambuazlı pastalar, lezzetli tatlarıyla çikolatalı pastalara ciddi bir rakip hâline gelmiştir. Kurutulmuş meyveleri hoşaf yapımında, yaprakları ise çay karışımlarında değerlendirilir. Yaz aylarında taze meyvesinden hazırlanan buz gibi içecekler ise serinletici bir alternatif sunar.

Hem görüntüsü hem tadıyla beğeni toplayan frambuaz, yaz sofralarının vazgeçilmez meyveleri arasında yerini koruyor.

AHUDUDUNUN ŞAŞIRTICI FAYDALARI: HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİYOR?

Ahududunun Bileşenleri

100 gram ahududu meyvesinde yer alan besin değerleri şu şekildedir:

13,6 gr karbonhidrat, 1,2 gr protein, 0,5 gr yağ, 3 gr lif, 0,9 mg demir, 22 mg kalsiyum, 168 mg potasyum, 1 mg sodyum ve 20 mg fosfor. Ayrıca bu meyvede 0 (sıfır) kolesterol bulunmaktadır. Sayılan değerlerin dışında ahududu, vitamin açısından da oldukça zengindir. Özellikle B1, B2, B3, B6, C ve E vitaminlerini içerir.

Ahududunun Faydaları

Besin değerlerine bakıldığında, ahududunun insan sağlığı açısından oldukça kıymetli bir meyve olduğu anlaşılmaktadır. Genel faydaları ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Rengini veren madde olan anthocyanin, doğal ve güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Ahudududa, domatese kıyasla yaklaşık 10 kat daha fazla antioksidan bulunur. Bağışıklık sistemini güçlendirir, kalp sağlığını destekler, hafızayı kuvvetlendirir ve Alzheimer gibi hastalıkların önlenmesine yardımcı olur.
  • Damar ve doku büzücü etkisi sayesinde ishalin kesilmesine yardımcı olur, kabızlığı önler. Aynı zamanda doğum sancılarını hafifletici etkisi olduğu bilinir. Ancak gebelikte aşırı tüketimi düşük riskini artırabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
  • Ateş düşürücü ve terletici özellikleri vardır. Boğaz ve bademcik ağrılarına iyi gelir. Diş eti kanamaları ve ağız içi yaralarında da faydalıdır.
  • Kan temizleyici etkisi ile toksinlerin vücuttan atılmasını sağlar. Kansızlığa iyi gelir; kanı sulandırarak damar tıkanıklığı riskini azaltır.
  • Özellikle göz iltihaplarında, suyuyla pansuman yapılması tavsiye edilir. Bu sayede iltihapların iyileşmesine katkı sağlar.
  • Manganez ve lif bakımından zengin olan ahududu, sindirimi yavaşlatır ve uzun süre tokluk hissi vererek kilo kontrolüne yardımcı olur.
  • Cilde olumlu etkileri yüksektir. Antioksidanlar sayesinde cildi güzelleştirir, sivilcelerin azalmasına yardımcı olur. Maske şeklinde cilde uygulanabilir.
  • Aşırı tüketimi mide rahatsızlıklarına, ciltte döküntülere ve ishal gibi yan etkilere yol açabilir.
  • Şeker hastaları için ideal bir meyvedir, çünkü içerdiği şeker kana yavaş karışır.
  • Biotin içeriği sayesinde saçları besler, daha parlak ve gür görünmesini sağlar.
  • Yüksek tansiyonu düşürücü etkisi sayesinde hipertansiyon hastalarına önerilir.
  • Kabızlığa karşı etkilidir, toksinlerin safra ve dışkı yoluyla atılmasına yardımcı olur.
  • Flavonlar ve ellagic asit bakımından zengindir. Bu bileşenler antioksidan ve anti-kanserojen özellik gösterir. Ellagic asit, kansere sebep olan kimyasal maddeleri etkisiz hâle getirir ve yaşlanmayı geciktirici etkiler sağlar.

Ohio State Üniversitesi tarafından yapılan ve Cancer Research dergisinde yayımlanan bir çalışmada, siyah ahududunun yemek borusu kanserini önleyici etkileri ortaya konmuştur. NMBA adlı kanserojen madde enjekte edilen farelere, %5-10 oranında siyah ahududu içeren diyet verilmiş; bu gruplarda tümör sayısının %39-49 oranında azaldığı gözlemlenmiştir. [1]

Araştırmacı Dr. Shibu Poulose, ahududu, böğürtlen, dut ve çilek gibi orman meyvelerinin beyin hücrelerinin onarılmasına katkıda bulunduğunu belirtmiştir. Yaşla birlikte işlevini kaybeden mikroglia hücrelerinin onarımında bu meyvelerin koruyucu etkisi olduğu ifade edilmiştir. Siyah ahududu, ellagic asit içeriği açısından en zengin meyvelerden biridir. [2]

Her 100 gramında 4–6 gram lif içeren ahududu ve böğürtlenler, elma, armut ve muz gibi meyvelerden daha yüksek lif oranına sahiptir. Bu da kolon kanseri ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisini artırır.

Sonuç olarak:

Rabbimiz’in her nimeti gibi, ahududu da ölçülü tüketildiğinde hem lezzet hem de şifa kaynağıdır. Ağız tadı verirken; sindirim, bağışıklık, cilt sağlığı ve daha pek çok alanda iyileştirici özellikler taşır.

Ne mutlu bu nimetleri şuurlu bir şekilde tüketenlere!

Dipnotlar:

[1] Hale Pekuzun: https://www.diyetkapimda.com/blog_detay/frambuaz-1539067683 [01.07.2021].

[2] Hale Pekuzun: https://www.diyetkapimda.com/blog_detay/frambuaz-1539067683 [01.07.2021].

Kaynak: Nejla Baş, Şebnem Dergisi, Sayı: 199

İslam ve İhsan

KURAN-I KERİM’DE ZİKREDİLEN SEBZE VE MEYVELER

Kuran-ı Kerim’de Zikredilen Sebze ve Meyveler

MEYVELERDEKİ RENK, TAD VE KOKU NEREDEN GELİYOR?

Meyvelerdeki Renk, Tad ve Koku Nereden Geliyor?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.