Peygamberimizin Sünnetine Uyanlara Ne Müjdeler Var?

Abdullah Sert Hocaefendi, Şifâ-i Şerîf’ten aktardığı rivayetlerle, Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetine sarılanlara verdiği müjdeleri aktarıyor.

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN SÜNNETİNE UYANLARA VERDİĞİ MÜJDELER

Abdullah ibni Amr ibni’l-Âs radıyallahu anhın rivâyet ettiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İlmin kaynağı üçtür. Biri kesin delillerle güçlendirilmiş âyetler (Kur’ân-ı Kerîm), (Hûd 11/1.) diğeri devamlı sûrette uygulanan sünnet (hadîs-i şerîf), üçüncüsü de Kur’an ve hadisten elde edilen hükümler (fıkıh, ferâiz). Bunların dışında kalanlar öğrenilmesi zaruri olmayan ilimlerdir.” (Ebû Dâvûd, Ferâiz 1, nr. 2885; İbni Mâce, Mukaddime 8, nr. 54.)

Ünlü tâbiîn âlimi Hasan-ı Basrî’den rivâyet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Sünnete uygun az amel, sünnete uymayan çok amelden hayırlıdır.” (Abdürrezzâk, el-Musannef (A‘zamî), XI, 291 (Ma’mer ibni Râşid, el-Câmi’, XI, 291, nr. 20568)

Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Teâlâ sünnete göre yaşayan kulunu Cennet’e koyar.” (Ahmed ibni Hanbel, el-Akîde (Seyrevân), s. 60)

Ebû Hüreyre radıyallahu anhın rivâyet ettiğine göre Allah’ın Resûlü şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin arasında kötülüğün (fesadın) yayıldığı bir sırada sünnetime yapışana yüz şehit sevâbı vardır.” (Beyhakī, ez-Zühdü’l-kebîr (Âmir), s. 118, nr. 207.)

Peygamber Efendimiz başka hadislerinde de ileride “pek çok anlaşmazlık” çıkacağını haber vermiş, o sırada yaşayanların “sünnetine sımsıkı yapışmasını” tavsiye etmiştir. (Ebû Dâvûd, Sünnet 5, nr. 4607; Tirmizî, İlim 16, nr. 2676.)

Ümmet, Peygamber aleyhisselâmın hadislerine göre yaşamaktan uzaklaştığı, onun sünnetini bir yaşama tarzı kabul etmekten vazgeçtiği zaman kendi görüşlerini öne çıkarmış ve hayatlarını kendi anlayışlarına göre tanzim etmeye başlamış olur. Asıl kötülük, bozulma ve fesâd işte budur. (Tirmizî, Îmân 18, nr. 2641.)

Bir defasında Peygamber Efendimiz: “İsrâiloğulları yetmiş iki fırkaya ayrıldı. Benim ümmetim de 73 cemaate ayrılacak. Onların biri dışında hepsi cehennemliktir.” buyurdu. Ashâb-ı kirâm “Yâ Resûlallah! O kurtulan fırka hangisidir?” diye sorunca; “Onlar, benim ve ashâbımın sahip olduğu inanç ve anlayışı devam ettirenlerdir.” buyurdu. (Tirmizî, Îmân 18, nr. 2641.)

Yani Kitâb’a ve Sünnet’e göre yaşayan, İslâmiyet’te olmayıp sonradan uydurulan yaşama biçimlerinden uzak duranlardır. Öte yandan bu hadis, Peygamber Efendimiz’in hem geçmişte olanı, hem de daha sonraki dönemlerde meydana geleceğini haber verdiği mûcizelerden biridir. Hadiste kastedilen ayrılıklar, ibâdetlerin uygulamasındaki fıkhî farklılıklar değildir. Birbirini dinden çıkmakla, kâfirlikle suçlayanların fikrî ve itikādî ayrılığıdır.

Enes ibni Mâlik radıyallahu anhın rivâyetine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:

«Benim sünnetimi ihyâ eden, beni ihyâ etmiş olur. Beni ihyâ eden de cennette benimle beraber olur.»

Hadisin tamamı şöyledir: Peygamber Efendimiz hizmetkârı Enes’e: “Yavrum! Eğer kalbinde kimseye karşı kin beslemeden sabahlayabiliyor veya akşamı edebiliyorsan, bunu yap.” buyurduktan sonra sözüne şöyle devam etti: “Yavrum! Benim sünnetlerimden biri işte budur. Benim sünnetimi ihyâ eden, beni sevmiş demektir. Beni seven de cennette benimle beraber olur.” (Tirmizî, İlim 16, nr. 2678.)

“Sünneti ihyâ etmek”, onu bizzat yaşamak ve başkalarına anlatıp öğretmektir. Bir sonraki hadiste geleceği üzere unutulan bir sünneti yaşamak ve başkalarına öğretmek de onu ihyâ etmektir.

“Peygamberi ihyâ etmek”, onun adını ve getirdiği dini yaşatmak demektir. Cennette onunla beraber olmak ise, onun yakınında bulunmak anlamındadır.

Ashâb-ı kirâmdan Amr ibni Avf el-Müzenî’nin rivâyet ettiğine göre, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ashâb-ı kirâmdan Bilâl ibni Hâris’e şöyle buyurdu: “Benden sonra uygulanmadığı için unutulan bir sünnetimi ihyâ edene, o sünneti uygulayanların sevâbı kadar bir sevâp verilir. Ötekilerin sevâbından da hiçbir şey eksilmez. İnsanı doğru yoldan ayırana, Allah’ın ve Resûlullah’ın hoşnut olmadığı bir bid’atı ortaya çıkarana da, o bid’atı yapanların günahı kadar günah yazılır. O bid’atı yapanların günahından da hiçbir şey eksilmez.”

Sünen-i Tirmizî’deki rivâyete göre Peygamber Efendimiz sahâbîsi Bilâl ibni Hâris el-Müzenî’ye bu hadisteki hususları söylemeden önce ona: “Bilâl ibni Hâris, şunu bil!” diye seslendi. Bilâl radıyallahu anh de: “Neyi bileyim, Yâ Resûlallah!” diye sordu. Peygamber Efendimiz sahâbîsinin dikkatini iyice toplamasını istediği için ona bir kere daha aynı şekilde seslendi. O da aynı soruyu tekrarladı. Efendimiz böylece sahâbîsini iyice uyardıktan sonra ona: “Benden sonra uygulanmadığı için unu[1]tulan bir sünnetimi ihyâ edene” diye başlayan hadisini söyledi. (Tirmizî, İlim 16, nr. 2677; İbni Mâce, Mukaddime 15, nr.210.)

Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNE UYMAK ŞART MI?

Peygamberimizin Sünnetine Uymak Şart mı?

PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNE UYMAKLA İLGİLİ AYETLER

Peygamberimizin Sünnetine Uymakla İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.