Savcı Bey Kimdir?

Ertuğrul Gazi'nin ikinci oğlu olan Savcı Bey veya Savcı Alp kimdir? Savcı Alp (Saru Batu) ve oğlu Bayhoca nasıl öldü? Kısaca Saru Batu Savcı Bey'in hayatı...

Kayılar, Oğuzların Bozok kolundan bir boydur. Osmanlı Hanedanı bu boydan gelmiştir. Reşidüddin'nin listesinde kayı sembolleri şahin, yani şahinlerin en büyüğü olan akdoğan'dır. Oğuzlar'ın en kudretli boylarındandır.

Kayı kelime anlamı olarak güç, kuvvet ve kudret sahibi demektir. Kayı boyunun damgası, iki ok ve bir yaydan oluşur. Babası Gün Han ve dedesi Oğuz Han olan Kayı Han bu boyun ilk atasıdır.

Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in babasının adının Ertuğrul olduğu ve Oğuzlar’ın Kayı boyuna mensup bulunduğu belirtilmektedir. Ertuğrul Gazinin üç oğlu olmuştur. Oğulları Gündüz Alp, Savcı Bey (Saru Yatı) ve Osman’dır. 1198 yılında doğduğunu bilinen Ertuğrul Bey 1281 yılında Söğüt’te vefat etti.

SAVCI BEY KİMDİR?

Saru Batu Savcı Bey veya Savcı Alp (d. ? – ö. M.1287, Domaniç Akmeşhed / Alçay).  Oğuzların Bozok kolunun Kayı Boyu’na mensup olup Ertuğrul Gazi’nin üç oğlundan ikincisidir . Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi ve Gündüz Bey’in ağabeyleridir.

SAVCI BEYİN (SARU BATU ) ŞECERESİ (SOY AĞACI)

 
 
 

Her yıl ağustosun son pazarı Karaköy’de geleneksel olarak Saru Batu Savcı Bey’i anma törenleri düzenlenmektedir. 2010 yılı itibarıyla Saru Batu Savcı Bey’in şehadetinin 723.yıldönümü anma törenleri yapılmıştır.

SAVCI BEY (SARU BATU) VE İKİZCE ZAFERİ

 
 
 
 
 

Tevarih-i Al-i Osman / Hadidi’nin Şiiri (1523) :

Gaza kasdına Osman bindi gitti Domaniç-dağı’n aşduk yirde nitdi

Adu konmışidi Osman irişdi İrişdi vü turuşdı vü girişdi

Müsülmanlar aceb ceng eylediler Cihanı kafire teng eylediler

Şu denlü düşdi kafir yire bi-can Hazan bergi gibi itler gövdeyi kan

Kalanus oynadı can ber-cehennem Saru-batı şehid oldı heman-dem

Kaçar yüz dönderüp düşmen çerisi Diri kurtulmayup binden birisi

Yerinde kaldı cümle bar u büngah Müretteb her ne varsa hayl ü hargah

Tevarih-i Al-i Osman / İbni Kemal Paşazade’nin şiiri (1520) :

Yeri uçmağ ve yeri hur olsun

Sara-yı pür-sürur nur dolsun

Nur-i İslamiyle cihan doldu

Zulmet-i küfr na-bedid oldu

-Hur:Güneş, aydınlık

-Sara-yı pür-sürur:Mutlu saray

-Na-bedid:Görünmez

Tevarih-i Al-i Osman Kroniği / Müellifi belli değil (XV.asır) :

Gaza kem ittiler Allahüekber Didiler her nefes Allahüekber

Salındı seyf-i İslam kafir üzere Uruldu nevbet Allahüeker

Kılıçlar gölgesinde cennet-i Hak Rasul’den bu haber Allahüekber

ŞEHİDE ÖVGÜ

Kayı’nın yası var:

Ovası dağı ağlar Bağçesi bağı ağlar Ölüsü sağı ağlar Dost ağlar yağı ağlar

Kayı’nın iyisi civanmert beyi Ulu çam dibinde toprağa düştü

Yaz-bahar ayları karakış geldi Şehidin acısı oymağa düştü

Kavgalarda yiğit vermekte cömert Savcı Bey’in kanı bayrağa düştü

Saru kederiyle gözler dolunca Ağıtlar gönülden dudağa düştü

Kadınlar yükseltti feryatlarını Gözyaşı sel olup ırmağa düştü

Hüznünü akıttı buruk kalbine Osman Bey’in kini kulağa düştü

Göçmen kuşlar nerelere gittiniz Zemheri soğuğu yaprağa düştü

Hain bir bakışla kalleş bir okla Ulu çam dibinde toprağa düştü

Yürekler bugün sızılı kaldı Öfkeler ve öçler kazılı kaldı Hülyalar gökyüzünde çizili kaldı Geride analar kuzulu kaldı Kuzuların gönlü ezili kaldı Bu miras tarihe yazılı kaldı

İKİZCE DESTANI (M.1287)

Bahar akşamı Kayıhanlılar atıldı,

Hilal ordusuna melekler de katıldı.

Kükredi Kayıhanlılar, titredi düşman,

Domaniç’te bir tarih, bir destan yazıldı.

İkizce’de bir pusu kuruldu,

Sema kızıl yangınla kavruldu.

Savruldu yiğitlerin harmanı,

Vatan toprağı kanla yoğruldu.

Kayıhan’ın yiğitleri coştu,

Kılıçlarla siperleri aştı.

Gökyüzünü yırtan tekbirlerle,

Cennet müjdeli ölüme koştu.

Toprak şehit kanıyla sulandı,

Alçay’ım kızıl renge boyandı.

Uçtu da ten kafesinden canlar,

Şehadetin şerbetine kandı.

Savcı Bey,

Yıldız gibi uluçamın dibine düştü,

Kandilin şulesiyle Hakk’a yürümüştü.

Şehadet getirdi ve süzüldü cennete,

Şehadet gözlerinde tatlı bir gülüştü.

SAVCI ALP NASIL ÖLDÜ? (SARU BATU SAVCI BEY VE OĞLU BAY HOCA’NIN ŞEHÂDETİ)

Yirmi dört Boy’um var, Kayı’dır başı,

Altı asır sürdü, çınarda aşı,

Konuşsun Horasan, Ahlat’ın taşı,

Alparslan’dan beri bu toprak bizim,

Bu hava, bu ağaç, bu yaprak bizim.

Süleyman Şah orda, Câber’de yatar,

Fırat aldı onu, yasını tutar,

Doğudan batıya okunu atar,

Ertuğrul’la Dündar, Urumeli’ne,

Gayret kuşağını taktı beline.

Hayme Ana adı, Çadır Ana’dır,

Domaniç Çarşamba, bizden yanadır,

“ Sahip çık atana,” emir sanadır.

Ertuğrul Söğüt’ü hedef gösterdi,

“ Savcı, Osman, Gündüz Yürüyün “ dedi.

Üç kardeş içinde baş oldu Osman,

Düşmanın başına taş oldu Osman,

Ağlayan gözlerde yaş oldu Osman.

Gündüz Alp sağ kolu, Savcı sol kolu,

Şehitler açıyor, Bizans’a yolu.

Yiğitti “ Bay Hoca “, cenkti çabası,

Saru Batu Savcı, onun babası,

Kılıç elde düştü, şehidin hası,

Hamza Bey Köyünde medfun bu yiğit,

Bey’ine, Boy’una meftun bu yiğit.

Saru Batu duyar, Oğlu şehitmiş,

Bu genç yaşta uçup, Cennete gitmiş,

Kanı için onca, yeminler etmiş,

Kesmiş iflahını, Bizans’ın Rum’un,

Şehid namzedidir, Kudsî Ordumun.

Karacahisar’la, İnegöl, birden,

Osman Bey’e pusu, hem iki yerden,

Gâzîler korkar mı, geçmişler serden,

Dar eder meydanı, kaçar Tekfur’lar,

Kale kapısını açar Tekfur’lar.

İkizce’de orman. Bir çam ağacı,

Yüz yerden yaralı, duymuyor acı,

Zaten şehit olmak bir tek amacı,

Alçay’da oğluna kavuştu Savcı,

Ölmedi Rahman’a kavuştu Savcı.

Domaniç, Karaköy, Akmeşhed makam,

Nöbeti bekliyor, bak “ Kandilli Çam “

Ey yolcu ! Fâtiha, senden tek ricam.

Cümle şühedâya, Ata’na selâm,

Böldürmeyiz asla. Vatan’a selam.

İslam ve İhsan

KAYI BOYU TARİHİ

Kayı Boyu Tarihi

GÜNDÜZ ALP KİMDİR?

Gündüz Alp Kimdir?

OSMAN GAZİ KİMDİR?

Osman Gazi Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.