Ürdün'deki Suriyeli Muhacirler Nasıl Yaşıyor?

Ülkelerindeki iç savaş sebebiyle Ürdün'e kaçmak zorunda kalan Suriyeli sığınmacılar, uluslararası toplumun umursamaz tavrı, yardım kuruluşlarının ilgisizliği ve yapılan yardımların da yetersizliği dolayısıyla zor günler geçiriyor.

Ürdün'de yarısı "mülteci" olarak kayıtlı yaklaşık 1 milyon 390 bin Suriyeli yaşıyor. Dünya Gıda Programı (WFP), Ürdün'deki yaklaşık 530 bin sığınmacıya gıda kuponu şeklinde yardım yapıyor. Ülkede bulunan 5 mülteci kampındaki yaklaşık 100 bin mülteciye kişi başına aylık 28 dolar değerinde gıda kuponları dağıtan WFP, bu kampların dışındaki 210 bin sığınmacı için aylık 28 dolar, 220 bin sığınmacı için ise aylık 14 dolar değerinde gıda kuponları veriyor.

Ancak kira ve diğer günlük ihtiyaçlarını karşılamada güçlük çeken Suriyeli sığınmacıların çoğunun, ihtiyaçları olmasına rağmen çaresizlik ve sokakta kalmamak adına, kuponlarla aldıkları gıda ürünlerini satmak zorunda kaldığı belirtiliyor.

Ürdün'ün kuzeydoğusundaki El-Mefrak kentinde, mülteci kampı dışında yaşayan Suriyeli sığınmacılar Başta ev kiraları olmak üzere Ürdün'deki hayat pahalılığına işaret eden Suriyeliler, yapılan yardımları "çok az" hatta "komik" olarak nitelendirirken, "unutulmuşluktan" dert yandı.

"ALDIĞIM TEK YARDIM 56 DOLARLIK GIDA YARDIMI"

Suriye'nin Dera kentindeki çatışmalardan kaçarak eşi ve iki çocuğuyla Ürdün'e geldiğini söyleyen Hişam Muhammed Musa (28) isimli Suriyeli, "Aldığım tek yardım Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programının (WFP) verdiği aylık 56 dolarlık gıda kuponu. Oturduğum evin kirası ise aylık 169 dolar. Gerisini siz düşünün." dedi.

Daha önce El-Mefrak'ın doğusundaki Zateri Mülteci Kampı'nda kaldığını belirten Musa, "Ancak küçük oğlum Medin astım hastası. Kamp alanındaki toz ve toprak oğlumun rahatsızlığının artmasına hatta zaman zaman nefes alamaz hale gelmesine sebep oldu. Dolayısıyla oradan çıkmak durumunda kaldık. Aslında kampta verilen yardımlar daha fazlaydı ama oğlum için artık orada kalmamız mümkün değildi." diye konuştu.

Bir inşaatta işçi olarak çalıştığını söyleyen Musa, "Ayda kazandığım ücret yaklaşık 56 dolar, bu da hiçbir şeye yetmiyor. Uluslararası insani yardım kuruluşlarının ülkedeki hayat pahalılığını da göz önünde bulundurmasını ve savaştan kaçan çaresiz bu insanlara ona göre yardım yapmasını umuyorum." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.