Neden İslamofobi Diyorlar?

İslam merhamet dini iken neden İslamofobi diyorlar? Neden İsrail’in Müslümanlara yaptığı zulme, Avrupa devletlerinin Afrika'dan insanları köle olarak taşımalarına, Birinci Dünya Savaşı’nda 100 milyon insanın katledilmesine "fobi" demiyorlar? Osman Nûri Topbaş Hocaefendi cevaplıyor.

“İslamofobi” diyorlar… Hâlbuki İslam, merhamettir; şefkattir. Kendi fobilerini görmüyorlar. Bugün İsrail’in Müslümanlara yaptığı zulmü bir “fobi” olarak tanımlamıyorlar. İki asır boyunca Afrika’dan taşınan insanların köle olarak çalıştırılmasını bir “fobi” olarak görmüyorlar. Birinci Dünya Savaşı’nda 100 milyon insanın katledilmesine de “fobi” demiyorlar.

Neden? Çünkü Kur’ân-ı Kerîm, onların nefsanî hayat tarzlarına karşı çıktığı için “İslamofobi” diyorlar. Bugün açıkça görüyoruz ki, kâfirler Müslümanların Kur’ân etrafında güçlenmesinden, yeniden birlik ve beraberlik içinde eski haşmetli günlere dönme ihtimalinden öfkeleniyorlar.

Gazze’de, Suriye’de, Myanmar’da ve İslam coğrafyasının birçok beldesinde kan dökülüyor. Haçlı ruhu yeniden hortladı. Kur’ân sayfalarını yakıyorlar. Kur’ân’ın hakikatlerine cevap veremeyince, acizlikle onun kâğıdını yakıyorlar. “İslamofobi” diyerek İslam’ı korkulacak bir şey gibi göstermeye çalışıyorlar.

Gazze’deki zulümlere rağmen kimse “Yahudi terörü” demiyor. Hitler’in yaptıkları “fobi” olarak anılmıyor. Ama huzur ve saadet dini olan İslam’a fobi yakıştırması yapılıyor.

Hâlbuki Efendimiz (s.a.v.), bir ağacın şiddetle silkelenmesine bile razı olmadı. Bir annenin kalbinin rahatsız edilmesine müsaade etmedi. Mekke fethine giderken, “Orduyu başka yönden geçirin, yavrusunu emziren Kelbi’yi rahatsız etmeyin.” buyurdu. İslam, nezaket dinidir, zarafet dinidir. Adaleti tevzi eden bir dindir.

Peki, buna rağmen neden İslam’a fobi diyorlar? Çünkü İslam, onların nefsanî arzularına, zulüm ve haksızlıklarına mâni oluyor. Gazze’de yaşananlar bu gerçeği açıkça ortaya koydu.

Bu zulümleri yapanların çoğu “ilim ehli” denilen kimseler… Ancak zahirî ilim, ahiret ilmiyle birleşmediğinde fayda değil zarar veriyor. Bugün de bunu açıkça görüyoruz. Maneviyattan uzak, sadece dünyevî eğitimle yetişen insanlar zalimleşiyor, affedersiniz “aygırlaşıyor” ve zalimleri destekliyorlar. Bir kısmı ise sadece sessiz kalıyor, yapılan boykotlarla dahi alay ediyorlar.

Evlatlarımızı bu hazin manzaradan korumamız elzemdir. Onların zalimlerden yana olan, mazlumlara kayıtsız kalan kişiler olmalarına asla müsaade etmemeliyiz.

İslam ve İhsan

İSLAM NEDİR?

İslam Nedir?

İSLAMOFOBİ YOK, 'ANTİ-İSLAMİZM' VAR

İslamofobi Yok, 'Anti-İslamizm' Var

İSLAMOFOBİ İFADESİ NİÇİN ORTAYA ÇIKTI?

İslamofobi İfadesi Niçin Ortaya Çıktı?

BATI’DA İSLAM’DAN NEDEN KORKARLAR?

Batı’da İslam’dan Neden Korkarlar?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.