'tayvan'da Müslüman Siyasetçi Yok'

Taipei Ulu Camii İmamı Gao, "Müslümanlar toplu halde özel bir bölgede yaşamıyor. Bu yüzden siyasi olarak zayıflar ve Tayvan'da Müslüman siyasetçi yok." dedi.

Asya'nın doğusundaki ada ülkesi Tayvan'da yaklaşık 200 bin Müslüman yaşıyor. Başkentteki Taipei Ulu Camii İmamı İbrahim Gao, ülkesindeki Müslümanların durumunun diğer ülkelerle kıyaslandığında çok daha iyi olduğunu söyledi.

Tayvan'daki Müslümanların durumu hakkında bilgi veren Gao, diğer ülkelere göre çok daha iyi durumda olduklarını ancak dini eğitim ve resmi kurumlarda temsil konusunda eksikler bulunduğunu belirtti.

MÜSLÜMANLAR AZINLIKTA

Tayvan'da 200 bin Müslüman yaşadığını, bunların yarısının yerli halktan yarısının ise ülkeye çalışmaya gelenlerden oluştuğunu ifade eden Gao, bu rakamın 23 milyonluk ülke nüfusu içinde yüzde 1'den az olduğunu söyledi.

Müslümanlara devletin özel bir destek vermediğini ancak dinler arasında eşit fırsatlar sunduğunu vurgulayan Gao, "Her dinin mensubu kendi faaliyetini yürütüyor. Anayasal ve kanuni çerçevede dilediği daveti yapabiliyor. Ancak hükümetten maddi desteğin olmamasına bakacak olursak, biz azınlıktayız bu yüzden bir zayıflık var." dedi.

Gao, Tayvan'da Türkiye'deki gibi Diyanet İşleri Başkanlığı yerine İçişleri Bakanlığının bünyesinde dini işlere bakan küçük bir yürütme dairesi olduğunu aktardı.

ANNE BABALAR ÇOCUKLARINA DİNİ EĞİTİM VERİYOR

Tayvan'da Müslümanların ve diğer din mensuplarının karşılaştığı sorunlardan birinin okullarda dini eğitim verilmemesi olduğuna dikkati çeken Gao, "Dışarıdan gelen göçmenler eğitime devam etmekte zorluk yaşıyor. Biz bunu çocukların yaşına göre yetersiz uygulamalar olarak nitelendiriyoruz." ifadelerini kullandı.

Ülkede sadece 7 cami olduğunu aktaran Gao, "Anne babalar, ellerinden geldiği kadar çocuklarına dini eğitim veriyor. Ancak evdeki eğitim, camilerde veya İslam merkezlerinde alınan eğitimin yerini tutmuyor. Çocuklar evlerinde anne babalarının öğüt ve sözlerini dinliyorlar ancak sokaklarda İslam'a dair bir şey duymuyorlar. Bu da bizim sorumluluğumuzdadır." dedi.

Gao, söz konusu eksikliği telafi edebilmek için Tayvan'daki Müslümanların her pazartesi günü ders ve seminerlerin yapıldığı kamplar ve etkinlikler düzenlediğini söyledi.

Tayvan'da Müslümanların temsili konusunda da bilgi veren Gao, "Müslümanlar için parlamentoda özel bir kadro yok. Bununla birlikte Müslümanlar toplu halde özel bir bölgede yaşamıyor. Bu yüzden siyasi olarak zayıflar ve Tayvan'da Müslüman siyasetçi yok." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.