terbiye

Çocuk Terbiyesinde Ana Baba Örnekliği

 Çocuklarını terbiye eden anne babaların en başta kendilerinin örneklik teşkil ettiğini unutmamaları gerekir. Bu anlamda anne ve babalar nasıl bir örneklik göstermelidir.

Eğitimcinin 9 Temel Vasfı

“Peygamber mesleği” sayılabilecek kadar kıymetli ve ulvî bir hizmettir eğitim hizmeti. Bir eğitimcide bulunması gereken 9 temel vasıf ise şöyledir...

Kişilik Terbiyesi İçin 11 Hedef

Kişilik terbiyemiz adına hedef ve faaliyet haline getirebileceğimiz bazı hususlar...

Peygamberimizin İnsanların Hatalarını Düzeltme Üslubu

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) insanların hatalarını düzeltmesi ve bu tür muameleleri tamamen ilâhî vahyin kontrolünde olduğu için, terbiye ve eğitimle meşgul olanların O’nun yolunu takip etmeleri zarûrîdir. İşte Peygamberimizin insanların hatalarını düzeltme üslubu...

Çocukların Manevi Terbiyelerine Dikkat Edilmeli!

Dünyada, evlâtlar büyürken anne-babalarına muhtaçtır. Fakat hayatlarının son kısımlarında anne-babalar, evlâtlarına muhtaçtır.

Çocuğunuzu Terbiye Ederken Bunlara Dikkat!

Bütün hayatımızı eksiklikler, aksaklıklar üzerine kuruyoruz, âdeta... Birçok davranışımızın altında korkularımız ve kaygılarımız yatıyor belki de. Oysa olumlu yanlarımıza odaklansak belki de daha güzelleşecek ya da belki eksiklikler kendiliğinden kaybolacak, kim bilir... Hele de mevzubahis olan henüz hayatı öğrenme aşamasında olan çocuk ve gençler ise buna daha çok önem vermeliyiz.

Fatih Sultan Mehmet Nasıl Eğitim Gördü?

Daha küçük yaşlardan itibaren titiz bir eğitimden geçen Fatih Sultan Mehmet, gönül eğitimini Akşemseddîn -kuddise sirruh- Hazretleri’nin mânevî terbiyesinde ikmâl etmiştir. Bu terbiyenin başlayışı şöyle olmuştur:

Manevi Terbiyenin Temeli

Mûsâ Efendi Hazretleri, mânevî terbiyenin temeline Kur’ân ve Sünnet’i yerleştirmişti. Zira ona göre bu iki kaynağa dayanmayan terbiye sistemleri, insanı ıslah değil, ifsâd eder. Hattâ mânevî yolun varlık sebebi de, insanı bu iki kaynakla kâmil mânâda buluşturmaktan ibârettir.

Terbiye Olmamış Nefis

Kedilerin önüne en lezzetli kebaplar konulsa iştahla yemeye başlarlar. Lâkin önlerinden bir fare geçtiği zaman o leziz kebapları bırakıp farenin peşinden koşarlar.

Tasavvufi Terbiyede İlk Kural

Allah dostları, tasavvufî terbiyeye girmek isteyenlere, evvelâ Cenâb-ı Hakk’ın emir ve neyihlerine riâyet etmelerini, Kur’ân ve Sünnet’in muhtevâsı dâhilinde yaşamalarını tavsiye eder, ondan sonra tasavvufî derslerle meşgul olmalarına izin verirlerdi.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.