Zeyd Bin Sane Nasıl Müslüman Oldu?

Yahudi âlimi Zeyd bin Sa'ne nasıl Müslüman oldu? Abdullah Sert Hocaefendi, Şifa-i Şerif eserinden Yahudi âlimin Peygamberimizi (s.a.v.) denemesini okuyor.

YAHUDİ ÂLİMİN PEYGAMBERİMİZİ DENEMESİ

Yahudi âlimi Zeyd ibni Sa‘ne, henüz Müslüman olmadığı günlerde, Peygamber Efendimiz’e verdiği borcu istemeye gelmişti. Bu sırada Resûlullah Efendimiz’in yakasına yapışıp sırtındaki elbiseyi şiddetle çekmiş, ona ağır sözler söylemiş, üstelik:

“Zâten siz Abdülmuttalipoğulları borçlarınızı hep geciktirirsiniz.” demişti. Bunun üzerine Hz. Ömer, Zeyd’i şiddetle azarlayıp ona kendi üslûbuyla cevap vermişti.

Olayı tebessümle izleyen Peygamber aleyhisselâm Hz. Ömer’e:

“Ömer!” buyurdu. “Hem ben hem de bu zât senden daha farklı bir davranış beklemekteyiz. Sen bana, borcumu güzel bir şekilde ödememi söylemeliydin; ona da, alacağını daha uygun bir dille istemesini tavsiye etmeliydin.” Sonra sözünü şöyle tamamladı: “Gerçi borcumun vâdesinin dolmasına daha üç gün vardı.” Ardından Hz. Ömer’e dönerek Zeyd’e olan borcunu ödemesini, onu korkuttuğu için de kendisine kırk kilo fazla vermesini emretti.

Resûl-i Ekrem’in işte bu hilmi ve affı, Zeyd’in İslâmiyet’i kabul etmesine sebep oldu.

Zeyd şöyle derdi:

“Ben iki konu dışında Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemde peygamberlik alâmetlerini görmüştüm. Onda iki şeyin olup olmadığını denemek istiyordum. Biri, acaba kendisine karşı kaba davrananları bağışlıyor muydu? Diğeri de acaba kendisine yapılan kabalıklar arttıkça, hoşgörüsü de o nisbette artıyor muydu?”

Zeyd bunu denedi ve Peygamber aleyhisselâmın, kutsal kitaplarda yazılı özelliklere sahip olduğunu gördü. (İbni Hibbân, es-Sahîh (Arnaût), I, 521-524, nr. 288; Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr (Selefî), V, 222-223, nr. 5147; Hâkim, el-Müstedrek (Atâ), III, 700-701, nr. 6547.)

Bu kaynaklarda olay daha geniş bir şekilde anlatılmaktadır. Buna göre Zeyd ibni Sa’ne, beklenen peygamberin özelliklerine dâir Tevrât’ta yazılı bilgilerin Peygamber aleyhisselâmda bulunup bulunmadığını araştırıyordu.

Bu özelliklerin çoğunu onda görmekle beraber, yukarıda kendisinin de belirttiği iki özelliğin onda bulunup bulunmadığını henüz tesbit edememişti. Allah’ın Elçisi’nin yeni Müslüman olan bir kabileye yiyecek yardımı yapmak için borç aradığını öğrenince, Peygamber Efendimiz’i denemek maksadıyla ona borç vermeyi kendisi teklif etmiş ve kızıp kızmayacağını öğrenmek için de alacağını zamanından önce istemişti. Zeyd ibni Sa’ne, Hz. Ömer’in o sıradaki hâlini şöyle anlatır:

“Dönüp Ömer’e baktım. Göğsünün körük gibi kabarıp indiğini görünce yüreğim ağzıma geldi. Ömer yüzüme sertçe bakarak:

‘Ey Allah’ın düşmanı! Sen bu sözleri Resûlullah’a söylüyorsun öyle mi? Ona hem saygısız davranıyor, hem de edepsizce konuşuyorsun ha! Onu peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, şâyet Resûlullah sana borçlu olmasaydı, kelleni uçururdum.’ diye bağırdı.

Zeyd, aradığı özelliklerin Peygamber Efendimiz’de bulunduğunu gördü ve Müslüman oldu. (Bu olay hakkında daha geniş bilgi için bk. M. Yaşar Kandemir, İki Cihan Güneşi, s. 139-142)

Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif

İslam ve İhsan

NASIL MÜSLÜMAN OLUNUR?

Nasıl Müslüman Olunur?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.