Nefsin, mücâhedeye girmeksizin ve üstelik her istediğini yaparak dizginlenmesi ve temizlenmesi mümkün değildir. Onu, Rabbimizin istediği bir kıvâma getirerek âhirette selâmete erebilmek için mutlakâ ciddî bir gayrete ihtiyaç vardır.
İmâm Gazâlî Hazretleri, zamanındaki bütün ilimlerin zirvesinde olduğu hâlde, Rabbine yakınlığa nâil olabilmek için uzun bir müddet “hîçlik hâli”nde, yâni bütün nefsânî arzulardan vazgeçmiş bir vaziyette yaşamıştır.
Firâset sahibi bir sohbetçi, kardeşlerinin arasını ıslah etmeli ve onları en güzel şekilde idare etmelidir. Sertliğin aşırısının kin doğuracağını, hoşgörünün aşırısının ise otoriteyi zayıflatacağını bilip orta yolu tutmalıdır. Zira selâmet ve muvaffakıyet bundadır.
Filistinliler, Yahudilerin vaat edilmiş kutsal topraklara (arz-ı mev’ud) geri dönme, devlet kurma özlemlerini bilen ve firâset ve dirâyetiyle Filistin’e kalkan olan Sultan II. Abdülhamit’i arıyor.
Osmanlı’nın Fetret Devri’nde parçalanmasını önleyen en müessir güç...
Mü’min, iffetli ve hayâ sâhibi olmalıdır. Neden mi?
Ken‘ân diyarından (Filistin) kıtlık nedeniyle eşi Hz. İbrahim (a.s.) ile Mısır’a giden güzelliği dillere destan Sâre validemizin iffet ve namusunu Firavun’dan koruyan duâ...
Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, sevenleri arasında “Sâhibü’l-Vefâ” olarak tanınan muhterem pederi Musa Efendi'den vefa örnekleri veriyor.
Peygamber Efendimiz'in ashâbına yapılan iyiliğe karşılık ikram sahiplerine yaptığı hizmet...
Mevlânâ ve Mesnevî’si vesîlesiyle hidâyete eren Yaman Dede’nin hikâyesi...
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.