Allah’ın Her An Bizimle Olduğuna Gerçekten İnanıyor muyuz?

Kalbin gerçekten inandığı bir maiyyet şuuru, insanı hem uyanık hem huzurlu kılar. Peki biz, O’nun her an bizimle olduğunu ne kadar hissediyoruz?

Allah Teâlâ her yerde, her zaman, her şeyin ve herkesin yanındadır.

ALLAH’IN HER AN BİZİMLE OLDUĞUNA GERÇEKTEN İNANIYOR MUYUZ?

Yapılan her hareketten haberdardır ve kullarını müşâhede altında tuttuğu muhakkaktır. Aksi olsaydı, bu Cenâb-ı Hak için bir noksanlık ifâde ederdi. Allah Teâlâ ise bütün noksanlıklardan münezzehtir. İnsan bu hakîkati kâmil mânâda idrâk edebilse, nefsi tezkiye, kalbi tasfiye olup vuslata doğru mesafe almaya başlar. Bütün fânî endişeleri silinerek yerini bâkī hayatın endişe ve hazırlıkları alır. Allah ile beraberlik hissi, insanı dâimâ korku ve uyanıklık hâlinde tutarak hayatın her türlü kirinden ve lekesinden uzaklaştırır.

Ârif bir zât şöyle buyurur:

“Hiçbir yolcu istasyonda uyumaz. Hangi menzile gidecekse ona göre hazırlık yapıp vâsıtalarına mürâcaat eder. Yanlış bir trene binmez. Dünya ise âhiret âleminin istasyonu mesâbesindedir. Bu bakımdan zihnin ve kalbin kuvvetini artırmak zarûrîdir.”

Allah Teâlâ’nın her zaman ve her yerde bizimle beraber olduğu hakîkati, bir taraftan insanı ürpertirken, diğer taraftan da rahatlatır ve huzura kavuşturur. Allah Teâlâ’dan duyulan korkuyu müşahhas hâle getirdiği için insanı ürpertir, buna karşılık Allah Teâlâ’ya yakınlığın hazzını tattırdığı için de kula huzur ve ferahlık verir.

Cenâb-ı Hak diğer bir âyet-i kerîmede kulları ile dâimâ beraber olduğunu şöyle ifâde buyurur:

“Görmez misin ki Allah göklerde ne var, yerde ne varsa bilir? Bir araya gelip gizlice fısıldaşan üç kişinin dördüncüleri mutlaka Allah’tır. Beş kişi gizli konuşsa altıncıları mutlaka Allah’tır. Bundan ister daha az, ister daha çok olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, kendileriyle beraberdir. İleride kıyâmet gününde yapmış oldukları işleri onlara tek tek bildirecek, dilerse karşılığını da verecektir. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilir.” (el-Mücâdele, 7)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ALLAH’A YAKIN OLAN KULUN HÂLLERİ

Allah’a Yakın Olan Kulun Hâlleri

HAVAS KULLAR KİMLERDİR? ALLAH’A YAKIN KULLARIN VASIFLARI NELERDİR?

Havas Kullar Kimlerdir? Allah’a Yakın Kulların Vasıfları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.