Sevilmekten Hoşlanmanın Övüldüğü, Yerildiği ve Mübah Görüldüğü Haller

İnsanların sevgisini istemek neden bazen övülür, bazen yerilir, bazen de mübah sayılır? Sevilmekten hoşlanmanın kimi zaman övüldüğü, kimi zaman yerilen kimi zaman da mübah görüldüğü haller...

Sevilmek, insanın en temel duygusal ihtiyaçlarından biridir.

SEVİLMEKTEN HOŞLANMANIN ÖVÜLDÜĞÜ, YERİLDİĞİ VE MÜBAH GÖRÜLDÜĞÜ HALLER

İnsanlar tarafından sevilmekten hoşlanmak ve bunu sevmek kimi zaman övülen, kimi zaman yerilen kimi zaman da mübah görülen bir haldir.

  1. Sevilmekten hoşlanmanın övülen durum olması, insanın Allah Teâlâ tarafından da sevildiğini anlayabilmesine vesile olduğu içindir. Nitekim hadis-i şerifte de ifade edildiği gibi -Allah Teâlâ bir kulunu sevdiğinde hem meleklere hem de diğer insanlara bu kulunu sevdirir.- (Buhârî, Bedü’l-halk 6, Edeb 41, Tevhîd 33; Müslim, Birr 157.)
  2. Sevilmekten hoşlanmanın yerilmesi, yapmış olduğu muayyen ibadetleri övmelerini ve bu ibadetleri sebebiyle sevmelerinden hoşlanması sebebiyledir. Yani haccını, umresini, namazlarını veya oruçlarını övmelerinden ve bu ibadetleri sebebiyle sevilmekten hoşlanması, yerilen bir durumdur.
  3. Mübah görülen ise belirli ibadetleri yaptığı için övülmeyi sevmesinden dolayı değil, umûmî manada samimi ve mümin bir kul gördüklerinden dolayı seviliyor olmasından memnun olmasıdır.[1]

Dipnot:

[1] el-Gazzâlî, İhyâ-u ulûmi’d-Dîn, 4/492.

Tercüme Eden ve Hazırlayan: Dr. Mehmet Büyükmutu

İslam ve İhsan

İMAM GAZALİ'DEN NASİHATLER

İmam Gazali'den Nasihatler

İMAM GAZALİ KİMDİR?

İmam Gazali Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.