Örnek İslam Toplumu

Biz Müslümanların örnek alacağı toplum hangisidir? Kendimize, kimi örnek almalıyız? Örnek İslam toplumu...

Gâfil insanlar, günahlarına ortak ararlar. Bahane olarak da;

“–Canım ne var bunda; bu zamanda temiz para mı var, herkes fâize bulaşıyor; herkes yalan söylüyor, herkes dedikodu ediyor…” derler.

ÖRNEK İSLAM TOPLUMU

Hâlbuki bizim ölçü alacağımız toplum, ashâb-ı kirâm toplumudur. Zira Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“…(İslâm dînine girme hususunda) öne geçen ilk Muhâcirler (Mekkeliler) ve Ensâr (Medîneliler) ile onlara güzellikle tâbî olanlar var ya, işte Allah, onlardan râzı olmuştur…” (et-Tevbe, 100)

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki fâiz yemeyen hiç kimse kalmayacak! Kişi doğrudan yemese bile ona tozundan bulaşacak.” (Ebû Dâvûd, Büyû, 3/3331)

Hakîkaten, kredi kartlarının düşüncesizce kullanılması, banka promosyonları vs. sebebiyle, pek çok kimsenin doğrudan veya dolaylı olarak fâize bulaştığı bir zamandayız. Bu zamanda helâli aramak ve onunla iktifâ edebilmek, düne göre çok daha zor. Fakat zor zamanlarda temiz kalabilmek de Allah katında çok daha kıymetli…

SAHABENİN FEDAKÂRLIĞI

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“…(Asıl) muhâcir, Allâhʼın yasakladıklarını terk edendir.” (Buhârî, Îman 4-5, Rikāk 26; Müslim, Îman, 64-65)

Ashâb-ı kirâmın, dînini yaşayabilmek uğruna malını-mülkünü geride bırakıp hicret etmesi gibi, günümüzde de her mü’min; Allâh’ın yasakladığı şeyleri terk ederek ve gerekirse bu uğurda dünyevî menfaatlerini terk ederek, şerden hayra, bâtıldan hakka, dünyadan âhirete hicret şuuruyla yaşamalıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

SAHABENİN ÖRNEKLİĞİ

Sahabenin Örnekliği

PEYGAMBERLERİN ÖRNEK DAVRANIŞLARI

Peygamberlerin Örnek Davranışları

PEYGAMBER EFENDİMİZ’DEN AHLAK ÖLÇÜLERİ

Peygamber Efendimiz’den Ahlak Ölçüleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.