“Öncelikle İnsan Haklarını Elde Etmeye Çalışıyoruz”

Myanmar’daki İslam Konseyi liderlerinden Gaffari, “Müslüman azınlıklar olarak öncelikle insan haklarını elde etmeye çalışıyoruz. Myanmar vatandaşlarının ibadet etme hakkı olduğunu düşünüyoruz. Bizim öncelikle hedefimiz bu.” dedi.

Myanmar’daki İslam Konseyi liderlerinden Abdülgaffar Gaffari, Müslüman azınlıklar olarak öncelikle insan haklarını elde etmeye çalıştıklarını belirterek, “Myanmar vatandaşlarının ibadet etme hakkı olduğunu düşünüyoruz. Bizim öncelikle hedefimiz bu.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Uluslararası Müslüman Topluluklarla Dayanışma Vakfı tarafından düzenlenen Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi’nin ikinci gününde “Müslüman Azınlıkların Temel Hak ve Özgürlükleri ile İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri” oturumunun yöneticiliğini Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu yaptı. Muslu, zirvenin hayırlara vesile olmasını diledi.

Oturumda konuşan Myanmar’daki İslam Konseyi liderlerinden Abdülgaffar Gaffari, Myanmar nüfusunun yüzde 85’inin Budist, yüzde 2,3 kadarının Müslüman, diğerlerinin Hristiyan ve Hindulardan oluştuğunu söyledi.

Gaffari, Myanmar’ın 1948’de bağımsızlığını kazandığını hatırlatarak, “2015 yılında ancak sivil hükümet seçildi ve ülkede iktidara geldi. Daha önceki hükümet yıllarında, en son hükümet iktidardayken Müslümanlara karşı saldırılar ve suçlamalar başladı. Bu bağlamda Müslümanlara uygulanan şiddet Pago, Mandele gibi bölgelerde özellikle yoğunlaştı. Burada polislere gittiğiniz zaman veya yerel yetkililere başvurduğunuz zaman bir adalet göremiyorsunuz. Hükümet son iki yıllık hizmet süresi boyunca bunu düzeltmedi.” diye konuştu.

Gaffari, şöyle konuştu:

“Yasa dışı suçlamalar Müslümanların üzerine çekiliyor ve gerek yasa gerek düzen anlamında Müslümanlar için bir hakkaniyet sağlanmıyor. Müslüman azınlıklar olarak öncelikle insan haklarını elde etmeye çalışıyoruz. Myanmar vatandaşlarının dinini uygulama, ibadet etme hakkı olduğunu düşünüyoruz. Bizim öncelikle hedefimiz bu. Müslümanlar evlerinde, okullarında artık onlara neresi uygunsa orada ibadetlerini gerçekleştirmek zorunda ama Myanmar hükümeti okullarda ibadet etmeyi, namaz kılmayı yasaklamış durumda. Myanmar vatandaşı olan Hıristiyanlar için böyle bir ayrımcılık söz konusu değil. Özellikle devlet memuriyeti işlerinde her seviyede din ayrımcılığı yapılarak işler veriliyor.”

“BİZ ÜMMET İÇİNDE ÜMMETİZ”

Televizyon kanalı yöneticisi Abdullah Ömer de Afrika ülkelerinden Zambiya’dan geldiğini belirterek, “Ekselansları Erdoğan’ın dünkü sözlerinden ders almalıyız. Biz ümmet içinde ümmetiz. Bizim başkaları ne hissediyorsa aynısını hissetmemiz lazım ama bunu yapabilmek için ilk olarak ilk zorluğu aşmamız lazım. İlk mesele ‘ihlas’tır. İşimizi yaparken ihlasla, samimiyetle yapmak. Myanmar’da, Tayland’da, Zambiya’daki arkadaşlarım arasında yaşanan problemlerin ortak meselesi... Biz Müslümanlar ihlastan uzağız. İşimizi yaparken ihlasla yapmıyoruz.” dedi.

İsveç’ten gelen Hasan Musa ise “Artık İslamofobi’den İslam’dan korkma aşamasına gelindi ve bu aşama çok tehlikeli. Dün Türkiye Cumhurbaşkanı çok önemli konulara değindi. Artık Müslüman’a, İslam’a düşmanlık beslemek... Artık korkuyu geçtik, şimdi ‘antiislam’ denilen düşmanlık besleme aşamasına geldik. Avrupa’da siyasetle uğraşanlar artık bunlara değiniyor. Müslüman azınlık olarak Avrupa’da bize ait siyasi politikayla uğraşan kuruluşlarımız olmadı.” diye konuştu.

Oturumda Fiji, Zambiya, Tayland, Nijerya, Filipinler’in bulunduğu Asya ve Afrika ülkelerinden katılımcılar yer aldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.