Müslümanın Hayatını Güzelleştiren 14 Tavsiye

Unutmayalım ki dünyaya bir mülkle gelmediğimiz gibi, dünyadan da bir mülkle ayrılmayacağız. Kabrimize amellerimizle gireceğiz. İnfaklarımızla, ibadetlerimizle, kulluğumuzla sonsuzluğun seyyâhı olacağız. Bu fânî cihanda ham nefsin bitip tükenmek bilmeyen arzu ve ihtiraslarına direnmek îcâb eder. Bu itibarla, tefekküründe yoğunlaşacağımız asıl istikbâl; son nefesimiz ve ötesi olmalıdır… İşte bu mânâ da Müslüman'ın hayatını güzelleştirmek için yapması gerekli 14 tavsiye. 

1- Huzurlu bir kalbe sahip olmak için koca evrende kendinizi yalnız ve çaresiz hissetmeyin. Yaratıp yaşatan Allah ile olduğunuzun şuurunda olun. Hatalarınızın hacmi ne olursa olsun şeytan sizi, Allah’ın rahmetinden kovulmuş bir insan görüntüsünde tutmasın. Çaresiz değiliz, imtihandayız. Başıboş değiliz, gözetleniyoruz. “Her şeye rağmen ben Rabbim ile beraberim. Kovulsam da kapım O’nun kapısıdır. Asla yalnız değilim.”

2- Hayatınızı dengeli yaşayın. Ruh ve bedenden müteşekkil olduğunuzu unutmayın. Ruhun ve bedenin ihtiyaçlarını birbirine yedirtmeyin. “Dengesizlik din adına da olsa hatadır.”

3- Hakka dikkat edin. Ne zulmet ne de zulme boyun eğ, asla! Zulme seyirci bile olma; lanete ortak olursun. Etrafınızdakiler, aileniz, çocuklarınız ve diğer insanlar sizden hiçbir hak talebinde bulunmasınlar. Helallik size göre değil onlara göre olsun. “Kul hakkı bir afettir!”

4- İş bitirmek için çalış. Denemekten yılma, yorulma. Kaderi de unutma. Üzerine düşeni yaptıktan sonra gerisini havale et. “Kafesin büyüklüğüne aldanma. Kader bizi baştan sona kuşatmıştır.”

5- En güçlü sermayen ailendir. Onu israf etme. Hantal bir halde de bırakma. Mini, ama gerçek bir sığınaktır ailen. Kimliğini ve seviyeni gösteren en gerçek gösterge de ailendir. Bütün insanlığın yok olduğunu ve senin ailenin Nuh’un gemisi olduğunu var sayarak çalış, didin. Çocuklarını samimi bir mü’min olarak yetiştirmeyi düşün. Fatih babası, anası ol. Çocuklarına mini hedefler gösterme. Oynarken bile büyük oynasınlar. Çocuklarının hatalarını gözünde büyütüp durma. Şeytan çocuklarını senden soğutacak bir yol bulmasın. Ne yaparsa yapsınlar, senin kanatların altında olsunlar. Ailendeki bireyleri oldukları gibi kabullen. Oldukları konumun en iyisi olmaları için çalış. “Doğuran da ailelerdir öldüren de.”

6- Hayalci olma. Gerçekleri kabullenmekte zorlanma. İşler bizim istediğimiz gibi değil, bizim için dilendiği gibi olacaktır. “Kör bir teslimiyete de hayır, hırçınlığa da.”

7- Sağlığını koru. Hastalık nedeni olan şeylerden uzak dur. “Yediğin içtiğin hem helal olsun hem de temiz olsun.”

8- Yalnız kalma sakın. Dünya vahşi bir yerdir. Dostların, kardeşlerin ve cemaatin bulunsun. Salih insanları bul. Yanlarında oturup onlara bakmaktan ibaret olsa bile onlarla kal. Onların değerini takdir et. Kusursuz dost arama. Bulunduğun yerde görev al. “Sırf Allah için sevebilmek ve sevilebilmek bütün zamanların en değerli ibadetlerindendir.”

9- Sabır silahını kuşanmış ol. Ancak sabredenler sonunda kazanacaklardır. Zorluklar kolaylıkların gelmesini engelleyemez. İnşirah suresini hatırla. “Yapabildiğin kadar değil gerektiği kadar sabret.”

10- Kur’an-ı Kerim’e sarıl. Onu oku. Sırlarını öğrenmeye çalış. Yayılıp büyümesine katkıda bulun. Sakın onu sadece tatillerde çocuklarına öğretmek gibi sinsi bir hıyanete düşme. Ne varsa ne yoksa sadece O. “Kur’an, Allah ile aramızdaki en güçlü bağdır.”

11- Başta namaz olmak üzere istikrarlı bir ibadet disiplini kur. “İmanın pas tutmasın.”

12- Dua ve zikre vakit ayırın. Ruhunuz dinlensin, yücelsin. “Rabbim! Allahım!” derken bütün kederlerinizi unutacağınız vecdi arayın. “Dua ve zikir gıdadır.”

13- Sadaka veren Müslüman olun. Maldan verin, bedenden verin. Dille verin, gönülle verin. Verecek şey bulun, tebessüm verin. “Veren el, alan elden üstündür.”

14- Allah’a davet çalışmalarına katılın. Her mü’minin yapabileceği, o yapmazsa eksik kalacak nice işler vardır. “Yapacak olan için iş çoktur.”

Kaynak: Nureddin Yıldız, Edeb ve Âmel, Tahlil Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.