
Müminûn Suresinin 84. Ayeti Ne Anlatıyor?
Müminûn suresinin 84. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Yer ve yeryüzündekilerin Allah Teâla’nın mülkü olduğunu bildiren âyet-i kerime; Müminûn suresinin 84. ayetinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur:
Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça:
قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Müminûn Suresi 84. Ayet Meali:
De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?” (Müminûn, 23/84)
YER VE YERYÜZÜNDEKİLER ALLAH TEÂLA’NIN MÜLKÜDÜR
Bilgi:
Yüce Allah, kudretinin kesin kanıtlarını ortaya koyarak inkârcıların yeniden dirilmeyi imkânsız gören iddialarını reddeder. Ayrıca kendisinden başka tapınmaya değer hiçbir varlık bulunmadığını kanıtlar, düşünmeye sevk eden sorular sorar. Müşriklerin cevapları, aslında onların Allah’a inandıklarını göstermektedir. Ama onlar, Allah’ın peygamber ve kitap göndermesini, ahiret hayatını yalanlamaktadırlar. Bu tutumları karşısında Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onlara Allah’tan korkmalarını söylemekle emrolunmuştur.
Mesaj:
- Yeryüzü, gökyüzü ve bu ikisi arasındakilerin tamamı Allah Teâla’nın hükümranlığındadır.
- Allah Teâla’nın gücünü bilenlerin; peygamberleri, kitapları ve ahiret gününü inkâr etmemeleri gerekir.
Kelime Dağarcığı:
Arz: Yeryüzü, yer kabuğu.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Müminûn Suresi 84. Ayet Tefsiri:
- Rasûlüm! Onlara: “Yeryüzü ve içindekiler kimindir? Biliyorsanız söyleyin!” diye sor.
- Elbette, “Allah’ındır” diyecekler. Sen de: “Öyleyse neden düşünüp ders almıyorsunuz?” de.
- Onlara: “Peki, yedi kat göğün Rabbi ve büyük arşın sahibi kimdir?” diye sor.
- Elbette, “Bunlar da Allah’ındır” diyecekler. Sen de: “O halde hiç O’na karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?” de.
- Onlara şunu da sor: “Tüm kâinatın hükümranlığını elinde tutan ve her şeyi koruyup gözeten, fakat kendisi korunmaya muhtaç olmayan kimdir? Haydi, biliyorsanız buna da cevap verin!”
- Yine “Bunlar da Allah’ındır” diyecekler. Sen de: “Öyleyse nasıl oluyor da büyülenmişçesine gerçeklerden böylesine uzaklaşıyorsunuz?” de.
Resûlullah (s.a.s.) ve müşrikler arasında geçtiği anlaşılan bu konuşma, bir kısım gerçekleri anlamamıza yardımcı olmaktadır. Öncelikle Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve azamet tecellilerine temas edilerek O’nun ölüleri diriltmeye güç yetirebileceği gösterilmektedir. İkinci olarak müşriklerde Allah inancının varlığı anlaşılmaktadır. Onlar yeryüzünün, içindekilerin, göklerin, arşın sahibi, onları yaratan ve devam ettiren, her şeyin hâkimiyetini, tasarruf ve yönetimini elinde tutan Allah’ın varlığına inanıyorlardı. Fakat bunun birlikte putperest idiler.
Kendilerini aracısız olarak Allah’a yalvarabilmekten aciz görüyorlar, bu yüzden Allah’tan başka bir takım putlara tapıyorlar, dualarının kabulü ve Allah’a yaklaşabilmeleri için onların aracı olduklarını sanıyorlardı. (bk. Yûnus 10/18; Zümer 39/3)
İşte İslâm, hangi düşünce ve yaklaşımla olursa olsun, hiçbir surette Allah’tan başkasına tapmayı, Allah ile kul arasında yardımcı ve aracı tutmayı kabul etmez. Kulluk sadece Allah’a aittir. O’ndan başkasına yalvarmak ve taparcasına saygı göstermek şirktir. İslâm’ın ilk hedefi açık ve gizli tüm şirk unsurlarını ortadan kaldırmak, kulun iç âlemini her türlü şirk kalıntılarından kurtararak onu hâlis bir tevhid inancı ve tertemiz bir kulluk bilinciyle Rabbine bağlamaktır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR