
Müminûn Suresinin 53. Ayeti Ne Anlatıyor?
Müminûn suresinin 53. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Dinlerini parça parça edip gruplara ayrılanları bildiren âyet-i kerime; Müminûn suresinin 53. ayetinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur:
Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça:
ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
Müminûn Suresi 53. Ayet Meali:
(İnsanlar din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir. (Müminûn, 23/53)
DİNLERİNİ PARÇA PARÇA EDİP GRUPLARA AYRILANLAR
Bilgi:
Cenâb-ı Hakk her ümmete elçiler göndermiş, o ümmetlerden pek çoğu her defasında o peygamberleri yalanlamışlardır. Fakat bütün peygamberlerin getirdiği hakikat, tek ümmet olmak emridir. “Tek ümmet”, aynı inanç ilkeleri üzerinde birleşmiş toplumdur. Burada ümmet kelimesi din anlamında kullanılmıştır.
Bütün peygamberler tevhit inancında birleşmişlerdir. Bu ilkeye rağmen çeşitli ümmetler değişik dinler, inançlar, kitaplar türetmişler; her zümre kendi benimsediği inancı, en doğrusu kabul etmiştir.
Mesaj:
- Hz. Âdem -aleyhisselâm-’dan Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e kadar bütün peygamberlerin getirdiği dinin özü birdir.
- İnsanların dinî konularda grupçuluk yapmaları yani hakikatin tek sahibi olarak kendilerini görmeleri doğru bir davranış değildir.
Kelime Dağarcığı:
Hizip: Parça, grup, cemaat, topluluk.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Müminûn Suresi 53. Ayet Tefsiri:
- Ne var ki, peygamberlerden sonra gelen insanlar, aralarındaki bu din bağını paramparça ettiler. Öyle ki, her grup kendine ait inanç ve görüşle böbürlenir durur.
- Şimdi sen onları, içine gömüldükleri gaflet ve sapıklık içinde bir süre kendi hallerine bırakıver.
- Onlar, zannediyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz bunca servet ve evlatlarla,
- Üzerlerine hep hayır yağdırmak için can atıp duruyoruz? Hayır! Ama onlar yanıldıklarının farkında değiller!
Bütün peygamberler aynı dini tebliğ etmişlerdir. O da tevhid dini olan İslâm’dır. İslâm şirki yasaklayıp bir olan Allah’a ibâdeti emreder. Fakat bir kısım insanlar tevhid akidesinden uzaklaşarak, fikir, düşünce ve yaşayış itibariyle farklı gruplara ayrılmışlardır.
Günümüzde de açıkça görüldüğü üzere böylece pek çok din ve mezhep ortaya çıkmıştır. İşin ilginç yanı, hak veya bâtıl olduğuna bakmaksızın herkes kendi görüş, parti, din ve mezhebiyle memnun ve mutlu olmakta, onunla sevinip böbürlenmektedir. Bu durum, insanın bir şeye körü körüne bağlanma zaafiyetinden kaynaklanmaktadır. Bu ise insanın, boyunu aşan bir su gibi, içine daldığı tam bir cehâlet, gaflet, sapıklık ve şaşkınlıktır. Öyle bir cehâlet ve gaflet ki, dünyada sahip oldukları servet ve evlatları kendilerinin tabii bir hakkı sayıyor, -hâşâ- Allah’ın bu şekilde kendilerine ihsanda bulunmasını bir mecburiyet olarak telakki ediyorlar.
Halbuki bu geçici menfaatler, onların lehine değil sonuç itibariyle aleyhinedir. Dolayısıyla Allah Teâlâ, o şaşkınlığı içinde devam etmek isteyenleri, ölüm veya azap gelip gözleri açılıncaya kadar öylece kendi hallerine terk etmeyi öğütlemektedir.
Rivayete göre Hz. Ömer’e, Kisrâ’nın bilezikleri getirilmiş, o da onu alıp, Süraka (r.a.)’ın koluna takmış ve bilezik omzuna kadar çıkmıştı. Bunun üzerine Hz. Ömer:
“Allahım! Ben senin peygamberinin senin yolunda harcamak için eline mal geçmesini arzu ettiğini gördüm, biliyorum sen malı onun nazarında değersiz kıldın. Yine, Ebubekir (r.a.)’in de böyle kıymetli malları cömertçe vermekten hoşlandığını da biliyorum. Allahım! Bu, taraf-ı ilâhînden Ömer için bir imtihan olmasın” demiş ve peşine «Onlar, zannediyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz bunca servet ve evlatlarla, üzerlerine hep hayır yağdırmak için can atıp duruyoruz? Hayır! Ama onlar yanıldıklarının farkında değiller!» (Mü’minûn 23/55-56) âyetlerini okumuştur.” (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIII, 92)
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR