Lala Şahı̇n Paşa Kimdir?

Lala Şahin Paşa, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında, Rumeli’ndeki fetihlerde büyük hizmeti görülen kumandan veya devlet adamı. Ayrıca Osmanlı’da; hanedan üyeleri dışında Paşa unvanına layık görülen ilk kişidir.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda, Rumeli’ndeki fetihlerde büyük hizmeti görülen kumandan veya devlet adamı. 1375 ve 1376 (Hicri 778)’de vefat ettiği sanılmaktadır.

Birinci Murad Han’ın İzmit, Bursa sancak beyliklerinde maiyetinde bulundu. Rumeli’de fetihlerin başlaması üzerine, şehzade birinci Murad’la beraber ve Süleyman Paşa’nın emrinde vazife aldı. Çorlu, Lüleburgaz’ın fetihlerinde bulundu. Süleyman Paşa’nın vefatı üzerine Lala Şahin Paşa’ya Beylerbeyi vazifesi verildi ve Paşa unvanını aldı. Böylece Osmanlı hanedanı dışında paşalık verme usûlü başladı.

LALA ŞAHİN PAŞA’NIN CİHAD GAYRETİ

Lala Şahin Paşa birçok fetihlerde bulunduktan sonra 1366’da Kuzeybatı Balkanlar üzerine büyük bir fetih hareketi başlattı. Emrindeki orduyla Bulgaristan’daki Samuka ve İhtiman’ı, Kırk kilise (Kırklareli) ve Vize’yi fethetti. 1368’de Çandarlı Halil Paşa’nın Vezir-i Azam olması üzerine Lala Şahin Paşa’ya da vezirlik verildi.

Bu sırada, Osmanlı akınlarına karşı bir Bulgar, Sırp ittifakı kuruldu. Osmanlı kuvvetlerine karşı hücuma geçen bu Sırp Bulgar ordularına karşı Lala Şahin Paşa, Samuka Meydan Muharebesi’ni yaptı ve muzaffer oldu. Aynı sene haçlı orduları karşısında Çimen’de kazanılan savaşa katıldı.

Lala Şahin Paşa 1372’de Rumeli’deki Ferecik ve havalisinin fethi ile vazifelendirildi. Ferecik Hisarı’nı kuşatıp fethetti. Bu seferde, İskeçe, Drama, Korada, Zihne, Serez, Avrethisarı, Vardar Yenicesi ve Kararfiye şehir ve kasabaları fethedildi.

LALA ŞAHİN PAŞA’NIN VEFATI VE ESERLERİ

Lala Şahin Paşa 1378’de Bursa’da medrese, Kirmasti’de, cami ve zaviye yaptırıp vakfetmiştir.

Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki ilk fetihlerine katılıp cihad eden ve İslâmiyet’in yayılmasında büyük hizmetleri geçen Lala Şahin Paşa, Sultan Murad-ı Hüdavendigâr’ın bütün bölgeyi fethetmek ve oralarda İslâmiyet’i yaymak maksadıyla kurduğu muazzam planlarını uygulayan, değerli devlet adamlarındandır. Bu gayeyi gerçekleştirmek için 1375 Niş’in fethi sırasında, cihada çıktığı fetihden sonra şehid düştüğü rivayet edilmektedir.

Kaynak: Sadık Dana, İslam Kahramanları 2, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

OSMANLI PADİŞAHLARI VE HAYATLARI

Osmanlı Padişahları ve Hayatları

OSMANLI PÂDİŞAHLARININ MESLEKLERİ NELERDİR?

Osmanlı Pâdişahlarının Meslekleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.