Kazakistan'da Hapishanede Dini Eğitim Yapılıyor

Kazakistan'da hapishanede bulunan Müslüman mahkumlar için imam görevlendiriliyor.

Kazakistan Müslümanları Dini idaresinin ülkedeki tüm hapishanelerin her birinde bulunan mahkumlara İslam dininin gerçeklerini anlatacak bir imam görevlendirdiği bildirildi. Azadi radyosunun haberine göre, bu imamlar bir yıl boyunca 186 kişinin geleneksel din anlayışına dönmesini sağladı.

Kazakistan’da terörizm ve dini aşırılık iddiasıyla ilk suçlamalar 2000'lerin başında ortaya çıkmaya başlamıştı. Şu anda ülkedeki 67 cezaevinde 400'den fazla Müslüman, 'terörizm ve aşırı dincilik' suçlamasıyla tutuklu bulunuyor.

Kazakistan’da dini radikal akımların ve takipçilerinin artmaya başlamasından sonra Müslümanlar Dini İdaresi, özel bir bölüm oluşturmuştu. Bu bölümde görevli imamlar, gözaltında olan aşırılık ve terörizm yanlısı kişiler ile çalışıyor. Bu çalışmalar dini sohbetler şeklinde oluyor. Bunun yanında imamlar özellikle gençlerin radikal eğilimlere yönelme nedenlerini belirlemeye çalışıyor.

Dini konularda araştırmacı uzman Marlen Muslimov’a göre, insanların aşırılık yanlısı hareketlere katılmasının ana nedeni onların yeterli derecede temel dini bilgilere sahip olmamaları.

Kazakistan Baş Müftüsü Ercan Hacı Malgajaoğlu konu ile ilgili şunları söyledi: “Biz bu insanlara konuştuğumuzda onların Selefilik hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını gördük. Bunlar seküler bir ortamda yetişen ve kendi dini görüşleri hakkında kararsız olan kişiler. Benim görüşüm ve Müslümanların Dini İdaresinin görüşü, aşırılık, terörizm, yanı sıra geleneksel olmayan dini hareketlerin takipçisi olan mahkumların başka mahkumlardan ayrı tutulması gerektiği yönünde. Çünkü bu bir ideolojidir. Sovyet döneminde siyasi tutsaklar Leningrad'daki ayrı bir cezaevinde tutuluyordu”.

Kaynak: Dünya Bülteni

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.