Sıla-i Rahim Yapmanın Önemi ve Dini Hükmü Nedir?

Sıla-i rahim farz mıdır? Sıla-i rahim yapmanın önemi ve dini hükmü nedir? Sıla-i rahim ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? Kur'an ve Sünnet’e göre sıla-i rahmin önemi…

Günümüzde fert veya toplum olarak, şuurlu veya şuursuz, isteyerek veya sehven (yanlışlıkla) Yahudi veya Hristiyanlara benzer davranışlarda bulunulmakta… Özellikle internet ve televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte, ekranlarda izleyip tuhaf bulduğumuz bütün davranış kalıpları, menşei araştırılmadan, yakın çevremizdeki insanlar tarafından da taklit edilmeye başlandı. Ailelerin parçalanması, evlilik yaşlarının uzaması, gençlerin aileden koparak ayrı yaşamak istemesi, anne-babaya saygısızlık ve sıla-i rahimin kopması bunlardan bazıları…

Bunun yanında tıpkı İsrâiloğulları’nın yaptığı gibi kelime oyunları ve azgın davranışlar ile nefislerin her hâlükârda haklı çıkarılmaya çalışılması, anne ve babanın çocukların şerli davranışlarından çekinerek sükûtu tercih etmesi, müslümanca yaşamaya çalışan annelerin yanında tesettürsüz çocuklar bulunması çok daha vahim... Zira artık fenalıklardan korunmak için çocuklar değil, anne-babalar susma / söylenenleri kabul etme durumunda. Çocuklar, anne-babalarına hükmeder duruma geldi, maalesef…

Gelenekten sürüp gelen aile yapımızda her ne sebeple olursa olsun büyüklere, anne-babaya hürmet ve itaat vardır. Dînimiz de Allâh’a îmânın ardından, “anne-babaya ihsânı” emretmektedir.[1] Onlara ağır ve kırıcı söz söylemek, hassas gönüllerini incitmek yasaklanmış, sıla-i rahmi (akrabalık bağını) kesmek haram kabul edilmiştir. Anneye saygısız ve yüksek sesle konuşma yapılmaz. Mâlumdur ki, anne-babaya, yalnızca şirk ve küfre sebep olan durumlarda itaat edilmez, onun dışında onlarla güzel geçinmek esastır.

SILA-İ RAHİM YAPMANIN ÖNEMİ VE DİNİ HÜKMÜ NEDİR?

Unutulmamalıdır ki, sıla-i rahim, âyet-i kerîmelerle emredilen farz ibadetlerdendir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“Allâh’a ibadet edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında olanlara iyi davranın…” (en-Nisâ, 36)

“(Onlardan,) «Allah’tan başkasına kulluk etmeyin; anne-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin!» diye mîsak almıştık…” (el-Bakara, 83)

Habeşistan’a hicrette Câfer -radıyallâhu anh- Necâşî’ye İslâm Dîni’ni şöyle tarif etmiştir:

“Allâh’ın vazifelendirdiği peygamber bizi, Allâh’ın birliğine çağırdı. O’na ibadet etmeyi öğretti. Dedelerimizin putlarından kurtardı. Bütün ahlâksızlıklardan uzaklaştırdı. Akrabaya iyilik etmeyi, yetimlerin mallarına dokunmamayı, komşu ve akrabaya iyi muâmelede bulunmayı, kadınların şerefini, kız çocuklarının hayatını kurtarmayı emretti. Medeniyete kavuşturdu. İyi bir insan olmamızı sağladı…”

 Sıla-i rahmi koparanlar, Ra‘d sûresinde şöyle îkaz edilmişlerdir:

“Allâh’a verdikleri sözü bozanlar, Allâh’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (Cehennem de) onlara aittir.” (er-Ra‘d, 25)

Nisâ sûresinde ise şöyle buyrulmaktadır:

“…Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının!..” (en-Nisâ, 1)

Bir gün ashâb-ı kiramdan Ebû Eyyûb el-Ensârî, Peygamber Efendimizden şu ricada bulunmuştur:

“-Ey Allâh’ın Rasûlü, beni Cennet’e yaklaştıracak ve Cehennem’den uzaklaştıracak bir ameli bana bildir.”

Rasûl-i Ekrem Efendimiz de şöyle cevap vermiştir:

“-Allâh’a ibadet edersin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verirsin. Akrabayı ziyaret edersin.” (Müslim, Îman, 1, 4, 43)

Bu hususta diğer bazı hadîs-i şerîfler de şöyledir:

“Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennet’e giremez.” (Buhârî, Edeb, 2)

“Sıla-i rahim, Rahman’dan bir bağdır. Koruyanı saâdete, koparanı hem dünyada hem âhirette felâkete götürür.” (Müslim, Birr, 17)

“Âhirette cezasını ayrıca vermekle beraber, dünyada Allah Teâlâ’nın çabucak cezalandırmasını hak eden günahlar; zulüm ve akrabayı ihmal etmektir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 43; Tirmizî, Kıyâme, 57)

“Allah size, annelerinize itaatsizliği haram kıldı.” (Buhârî, Edeb, 4)

“Allâh’ın rızâsı, ana-babanın rızâsında; gazabı da ana-babanın gazabındadır.” (Buhârî, Edebü’l-Müfred, 1)

“Akrabadan gelen iyiliğe misliyle karşılık veren kimse, tam mânâsıyla akrabasına sıla etmiş değildir. Gerçek sıla, kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir.” (Buhârî, Edeb, 15, 73)

Kaynak: Seher Küçük, Altınoluk Dergisi, Sayı: 465

İslam ve İhsan

SILA-İ RAHİM NE DEMEKTİR?

Sıla-i Rahim Ne Demektir?

SILA-İ RAHİM (AKRABA ZİYARETİ) YAPMANIN ÖNEMİ NEDİR?

Sıla-i Rahim (Akraba Ziyareti) Yapmanın Önemi Nedir?

AKRABA ZİYARETİNİN ÖNEMİ

Akraba Ziyaretinin Önemi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.