Tasavvuf

Avâmdan Bâzı Mürîdlerin Letâifi Alenî Çalışırken İlmiye Sınıfından Olanların Çalışmıyor Sebebi Nedir?

Avâmdan bâzı mürîdlerin letâifi alenî çalışıyor. Buna mukâbil il-miye sınıfından olanların çalışmıyor. Sebebi nedir?

Letâif Nedir? Letâifin Çalışmasında Özel Bir Yöntem Var mıdır?

Letâif nedir? Tuhun latifeleri nelerdir? Letâifin çalışmasında özel bir yöntem var mıdır?

Tarîkata Girmeden Önce Belli Bir Dînî Eğitim Almak Gerekir mi?

Tarîkata girmeden önce belli bir dînî eğitim almak gerekmez mi? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Nakşibendiyye Tarîkatinde Seyr-u Sülûkün 11 Temel Kâidesi (Kelimât-ı Kudsiyye)

Nakşibendiyye tarîkatinde seyr-u sülûkün 11 temel kâidesi (Kelimât-ı Kudsiyye) nedir? İşte madde madde seyr-u sülûkün 11 temel kâidesi...

“Şu Tarîkata Gireceğim Fakat Şu Adam Olmasa” Demek Geçerli Bir Mâzeret midir?

“Şu tarîkata gireceğim fakat şu adam olmasa” demek geçerli bir mâzeret midir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Şer’î Açıdan Yaşantısı Düzgün Olmayan Biri Pegamberimizi Rüyasında Görebilir mi?

Şer’î açıdan yaşantısı düzgün olmayan, amelleri eksik bâzı kimseler tarîkata bağlanıyor ve Peygamberimiz’i gördüklerini iddiâ ediyorlar. Bu nasıl olur? Prof. Dr

Seyr-u Sülûke Girmiş Biri Televizyon İzleyebilir mi ve Televizyona Çıkabilir mi?

Tarîkatta seyr-u sülûke girmiş birisinin televizyon seyretmesi ve televizyona çıkması doğru mudur? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Nefsin Mertebeleri

Nefsin mertebeleri nelerdir? Nefsin mertebeleri kaç tanedir? Nefsin mertebeleri ve halleri.

İntisâb Edip Seyr-u Sülûke Girmeyenin Durumu Nedir?

İntisâb edip seyr u sülûke girmeyenin durumu çok mu vahimdir? İntisâb eden kişi, zayıf da olsa, bu halka içinde olduğu müddetçe kurtulur mu?

Dervişler Öldükten Sonra Kabirlerinde Seyr-u Sülûklerini Tamamlar mı?

“Dervişler öldükten sonra kabirlerinde seyr u sülûklerini tamam-lar” deniliyor. Hattâ bu söz Bahâeddin Nakşibend’e atfediliyor. Ne dersiniz? Prof. Dr. Hasan Kam

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.