İyi Bir Konuşmanın Nitelikleri

iyi konuşmanın sırrı nedir? iyi konuşmanın sanatı nedir?

Konuşma, duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşıdakilere sözle iletme işidir. Seçtiğimiz işte başarılı olmak, insanlarla daha iyi bir iletişimde bulunmak, büyük ölçüde konuşmamızdaki ve düşüncelerimizi açıklamadaki yeterliliğimize bağlıdır.

Konuşmamızın karşımızdaki kitleyi etkileyebilmesi için şu niteliklerde olması gereklidir:

a- Yıkıcı değil yapıcı etki yapmalıdır.

b- İlginç ve önemli görülen konuları kapsamalıdır.

c- Dinleyicilerin ilgi ve dikkatini toplamalıdır.

d- Sağlam ve güvenilir bir bilgi ile sunulmalıdır.

Konuşmamız esnasında karşımızdaki kitle ile olumlu bir iletişim gerçekleştirmek için şu hususlara dikkat etmek gerekir:

1- Karşımızdaki kişilere saygı duymak, önemli ve değerli olduklarını onlara hissettirmek, oldukları gibi onları kabul etmek

2- İletişim konusunu ileteceğimiz insanların ilgi ve ihtiyaçlarına göre seçmek ve seviyelerine göre anlatmak

3- İletişim sürecinde etkili ve uygun kanalları seçmek, kullandığımız dile özen göstermek

4-  İletilere verilen karşı iletileri takip etmek ve değerlendirmek

5- Gerçekçi ve doğal davranmak, abartıdan uzak olmak

6- Empati yapmak (Karşımızdaki kimsenin bakış açısıyla bakmak)

7- İletişimin sadece konuşmaktan ibaret olmadığının, jest ve mimiklerin de iletişimde önemli rol oynadığının farkında olmak

Kişilerde yüz yüze iletişimimizde beden dilinin çok önemli rolü vardır. Yüz yüze iletişim yapılmasında sözcüklerin %10, ses tonunun %30 ve beden dilinin, yani beden dilini oluşturan mimik ve jestlerin %60 oranında rol oynadığı belirtilmiştir.

Din eksenli bir konuşmayı etkili ve güçlü kılmak istiyorsak açıklayıcı bir dil formu kullanmamız gerekir. Açıklayıcı olmak; söylediklerimizin sisli, bulanık bir nitelik taşımaması, düşüncelerimizin karşımızdakilerce tam olarak, kolayca kavranması durumudur. Verilen örneklerle anlatılan konu somutlaştıkça daha da anlaşılır olacaktır. Bu dil formunda cümleler genelde haber kipinde kurulur. Sen ve siz yerine biz kalıpları tercih edilir ve belirsiz özne kullanılır. Örneklerde yanlış yapanlar anlatılır, cemaatin ders alması istenir.

Cemaati, yaptığı bir hatadan dolayı kırmadan düzeltmek için “sen” dil formu yerine “ben” formu kullanmak gerekir. Meselâ ikide bir sözünüzü kesen birine “sözümü kesme!” diyerek tepki vermek yerine “böyle sık sık sözümün kesilmesi beni rahatsız ediyor” demek, daha etkili olacak ve iletişimi de zedelemeyecektir.

Konuşmamızı güçlü kılmada önem taşıyan unsurların diğerleri ise şunlardır:

* Etkili ses tonu

* Canlı bir dil

* El ve yüz hareketleri

* Doğru bir üslup ve telaffuz

* Geniş bir sözcük hazinesi

* İşitilebilirlik

* Akıcılık

* Hoşa giderlik…

Konuşma becerisi olan sözlü iletişim aynı zamanda;

* Ne söyleyeceğimizi bilmek,

* Bunu ne zaman söylemenin daha uygun olacağına,

* Nerede söylemenin doğru olacağına karar vermek,

* En iyi nasıl söyleneceği hususunda fikir yürütmek,

* Olayları basite indirgeyerek sunabilmek,

* Akıcı bir dille ve göz teması kurarak konuşabilmek,

* Dikkati yoğunlaştırabilmek ve karşınızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir.

Hitabet, bir sanattır. Bazı kişiler konuşurken inandırarak, zevkle ve dikkatle kendilerini dinletirler. Çok güzel konuşan böyle kimseler için “ağzından bal akıyor” deriz. Konuşmamızın etkili olup olmadığını anlayabilmemiz için kendimize sorabileceğimiz birtakım sorular olabilir. Bu soruları şöyle özetleyebiliriz:

* Söylediklerimi karşımdakiler kolayca anlayabiliyorlar mı?

* Düşüncelerimiz açık ve etkili bir biçimde belirtebiliyor muyum?

* Sözcüklerimi söylerken söyleyiş ve dil yanlışları yapıyor muyum?

* Tekdüze mi, yoksa canlı ve hareketli bir biçimde mi konuşuyorum?

* El ve yüz hareketlerimi kullanırken yapmacık duruma düşüyor muyum?

* Beni dinleyenlerin ilgisini dağıtacak ayrıntılardan, laf kalabalığından kaçınabiliyor muyum?

* Sözü başka alanlara kaydırıp amaçtan ve konudan sapıyor muyum?

Bu sorulara verdiğimiz olumlu cevaplar dilimizi iyi kullandığımızın ve etkili konuştuğumuzun göstergesi olacaktır.

İslam ve İhsan

HATİBİN CEMAATLE İLETİŞİMİNDE DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR

Hatibin Cemaatle İletişiminde Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

İYİ BİR İMAM HATİP'TE BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER

İyi Bir İmam Hatip'te Bulunması Gereken Özellikler

HİTABET NEDİR?

Hitabet Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.