Hangi Hayvanlar Kurban Olarak Kesilebilir?

Dinen kurban edilebilecek hayvanlar, koyun-koç, keçi-teke, inek-dana, erkek-dişi deve, erkek-dişi mandadır. Dolayısıyla ancak bu evcil hayvan türleri kurban olarak kesilebilir.

Dinen kurban edilebilecek hayvanlar, koyun-koç, keçi-teke, inek-dana, erkek-dişi deve, erkek-dişi mandadır. Dolayısıyla ancak bu evcil hayvan türleri kurban olarak kesilebilir.

Kümes hayvanları olan tavuk, hindi, ördek, kaz, deve kuşu gibi hayvanlar kurban olmaz. Ayrıca, geyik, bizon, antilop gibi evcil olmayan hayvanlar da kurban edilemez.

KESİLECEK HAYVANLARDA ARANAN ŞARTLAR

Kurban olarak kesilecek hayvanların belli bir yaşı doldurmuş olma şartı vardır.

Hz. Peygamber [aleyhissalatü vesselam] şöyle buyurmuştur: “Kurban ancak müsinne’den olur. Eğer bulamazsanız cezaa da olur” (Müslim, Udhiye, 2; Ebû Davud, Dahâyâ, 5).

Müsinne, bir yaşını doldurmuş koyun ve keçi, iki yaşını doldurmuş sığır ve 5 yaşını doldurmuş deve demektir. Cezaa ise bir yaşını doldurmamış ve fakat bir yaşında gibi gösterişli koyun ve koçtur. Bu yaşları doldurmamış hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Buna göre kurban olarak kesilecek hayvanların yaşları şu şekildedir:

• Koyun ve keçi bir yaşını doldurmuş olmalıdır. Altı aylık olup da bir yaşında gibi gösterişli olanlar da kurban olarak kesilebilir.

• Sığır ve manda 2 yaşını doldurmuş ve 3 yaşından gün almış olmalıdır.

• Deve 5 yaşını doldurmuş ve 6 yaşından gün almış olmalıdır.

KAYNAK: Dr. Recep ÖZDİREK, Kurban İbadeti, Erkam Yayınları, 2007, İstanbul

İslam ve İhsan

HANGİ HAYVAN KURBANLIK OLUR?

Hangi Hayvan Kurbanlık Olur?

KURBAN OLARAK KESİLMESİ CAİZ OLAN VE OLMAYAN HAYVANLAR

Kurban Olarak Kesilmesi Caiz Olan ve Olmayan Hayvanlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.