Hamilelikte Yenmemesi Gereken Yiyecekler

Gıda güvenliği nasıl sağlanabilir? Hamilelikte yenmemesi gereken besinler nelerdir? Gebelik döneminde yenmemesi gereken yiyecekler.

Hâmilelik vücut sisteminin işleyişinde pek çok değişikliklere sebep olduğundan, bağışıklık sistemine de tesir edebilmektedir. Bu yüzden “gıda zehirlenmeleri” açısından hepimiz için önemli olan birkaç hususa burada yer vermek istiyorum.

GIDA GÜVENLİĞİ NASIL SAĞLANIR?

-Eller sık sık yıkanmalı. El yıkama, çok basit ve tesirli bir korunma metodudur. Yemek hazırlama öncesinde, sonrasında, yemek yeme öncesinde ve sonrasında mutlaka eller yıkanmalıdır.

-Buzdolabı doğru kullanılmalı ve sıcaklığı kontrol edilmelidir. Buzdolabınız +4°C ve dondurucunuz da -18°C’de çalışmalıdır. Alışveriş sırasında donmuş ve dolaba girmesi gereken ürünler, marketten çıkmadan hemen önce alınmalı ve eve gelir gelmez dolaba yerleştirilmelidir. Artan yemekler, küçük kaplarda dolaba yerleştirilmeli ve tekrar yenileceğinde sadece yenilecek kadar miktar ısıtılmalı ve 2 kereden fazla ısıtma yapılmamalıdır. Donmuş ürünler, soğuk su altında veya buzdolabı kısmında çözdürülmeli, tezgah üstü, kalorifer üstü gibi sıcak ortamlarda kesinlikle çözdürme işlemi yapılmamalıdır.

-Çiğ ve pişmiş gıdalar ayrı tutulmalı. “Çapraz kontaminasyon” diye adlandırdığımız tüketime hazır gıdalar ile çiğ besinlerin aynı ortamda olmasına bağlı olarak ortaya çıkan zehirlenmeler oldukça yaygındır. Buna mânî olabilmek için kırmızı et, tavuk ve balık gibi pişmeden tüketilemeyecek gıdalar ile sebze, meyve, ekmek gibi pişmeden de tüketilebilecek gıdalar için ayrı kesme tahtaları kullanmak en güzel usuldür. Çatlamış ve bıçak izleri bulunan tahtalar, zararlı mikroorganizmaların hayat alanlarıdır. Plastik kesme tahtalarında ise bıçak darbeleriyle zamanla plastikte kopmalar olabilmekte ve bu plastikler, gıdalarınıza karışabilmektedir. Cam kesme tahtası kullanımı, bütün bu riskler açısından en sağlıklı alternatiftir.

HAMİLELİKTE YENMEMESİ GEREKENLER

Bu maddelere ek olarak gıda güvenliği açısından hâmilelik süresince tüketilmesini tavsiye etmediğimiz bazı gıdalar da bulunmaktadır:

-Az pişmiş etler, suşi gibi çiğ balık içeren gıdalar, civa içeriği yüksek olan derin deniz balıkları (kılıç balığı, kral uskumru, beyaz ton balığı (albacore) gibi)…

-Sokak sütleri, bazı taze yumuşak peynirler. (Etiket bilgileri okunmalı ve pastörize sütten yapılmış olmasına dikkat edilmelidir.)

-Az pişmiş yumurta, hazır satılan soslu salatalar, pastörize edilmemiş meyve ve sebze suları…

Balıklar, vücudumuz için elzem olan Omega-3 yağ asitlerinin en iyi kaynaklarından olduğu için bu konuyu biraz daha açmak istiyorum. Omega-3 yağ asitleri, vücutta üretilmezler ve dışarıdan alınmak zorundadırlar. Beyin ve görme fonksiyonlarının gelişimi, erken doğum riskinin azaltılması gibi tesirleri olan EPA ve DHA yağ asitleri, Omega-3 yağ asitleri grubunda yer alırlar. Balık diğer et türlerine göre doymuş yağ içeriğinin düşük olması ve EPA, DHA yağ asitlerini yüksek miktarda içermesi sebebiyle, anne adaylarının beslenmesinde mutlaka yer almalıdır.

Ancak deniz diplerinde yaşayan ve diğer balıkları yiyerek beslenen büyük boyutlu ve uzun ömürlü balıklarda ağır metal birikimi (özellikle civa birikimi) daha fazla olduğundan hamsi, istavrit, uskumru, palamut, sardalye, yayın balığı gibi yüzey balıkları tercih edilmelidir. Haftada 2 porsiyon balık tüketimi yeterlidir, tüketilmeyen durumlarda doktor tavsiyesiyle EPA, DHA takviyesi alınmalıdır.

Sıhhatli günler dilerim.

Kaynak: Tuğba Alkan Tuğ, Şebnem Dergisi, Sayı: 177

 

İslam ve İhsan

GEBELİK DÖNEMİNDE BESLENME

Gebelik Döneminde Beslenme

'GIDA TARİHİMİZDE ÖĞLE YEMEĞİ YOK'

'gıda Tarihimizde Öğle Yemeği Yok'

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.