Haccın Farzları (Şartları ve Rükünleri)

Haccın farzları (şartları ve rükünleri) neledir? Mezheplere göre haccın farzları nelerdir?

Haccın farzlarını iki grup altında toplamak mümkün­dür: Haccın müstakil farzları (şartları ve rükünleri), haccı oluşturan menâsikin kendi içindeki farzları (şartları ve rükünleri).

Önce haccın farz, vacip ve sünnetleri sadece maddeler halinde sayılacak, daha sonra ilgili yerlerde detaylı olarak anlatılacaktır.

HACCIN MÜSTAKİL FARZLARI (ŞARTLARI VE RÜKÜNLERİ)

Haccın farzları bir şart ve iki rükünden ibarettir. Bun­lardan ihrama girmek haccın şartı, “Arafat' ta vakfe yapmak” ve “Kâ'be'yi tavaf etmek” ise haccın rükünleridir.

MEZHEPLERE GÖRE HACCIN FARZLARI

Şâfiî mezhebine göre haccın farzları şunlardır:

  • İhrama girmek (niyet),
  • Arafat' ta vakfe yapmak,
  • Kâ'be'yi tavaf etmek,
  • Sa'y yapmak,
  • Saçları tıraş etmek veya kısaltmak,
  • Bu rükünlerin çoğu (en az dördü) arasında tertibe uymak.

Bu farzlar, haccın rükünleridir.[1]

Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre haccın farzları;

  • İhrama girmek,
  • Arafat' ta vakfe yapmak,
  • Kâ'be'yi tavaf etmek,
  • Sa'y yapmak.

Bu farzlar, haccın rükünleridir.

Rükünler, usulüne göre yapılmadıkça, ceza ve kefâret ödemekle hac sahih olmaz. Eksik kalan rüknün tamamlan­ması veya haccın kazâsı gerekir.

HAC MENÂSİKİNİN KENDİ İÇİNDEKİ FARZLARI (ŞARTLARI VE RÜKÜNLERİ)

Bir de haccın her bir menasikine ait farzlar vardır ki bunların her biri ilgili bölümlerde açıklanacaktır.

Dipnot:

[1] Şirbînî, II, 385. Nevevî Muhyiddin Yahya b. Ş eref, Kitâbü'l-Îzâh fî Menâsiki'l- Haccı ve'l-Umre, s. 375. İkinci baskı, Beyrut, 1994.

Kaynak: Diyanet Hac İlmihali

İslam ve İhsan

HAC NE DEMEK?

Hac Ne Demek?

HAC NASIL YAPILIR?

Hac Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.