Gerçek Dost Ahirette De İmdada Koşar

Gerçek dost kimdir? Gerçek dost nasıl anlaşılır? Dünya ve ahireretimiz için nasıl dostlar seçmeliyiz?

Hazret-i Ömer -radıyallahu anh-’ın şu meâlde bir sözü düstûr halinde her müslümanın kalbine nakşolunmalıdır:

“Sizden biriniz candan bir arkadaşından sevgi ve samimiyet görünce ona sımsıkı sarılsın. Çünkü bu her zaman ele geçmeyen bir devlettir.”

Kur’ân-ı Hakîm; hayırlı bir dosttan mahrum kalmanın hicran ve hüsranını şu âyet-i kerîmede ne kadar beliğ olarak beyân buyuruyor:

“Kıyamet gününde mücrimler; bizi ancak bizden önceki mücrimler sapıttı, artık bizim için ne şefaatçiler ne de candan bir dost yoktur, diyecekler.”(Şuâra, 99-101)

Dünyada mücrimlerle ülfet edip candan dost kazanmayanlar şefaatçi de ümîd etmiyorlar. Bu âyet-i celîlenin şerhinde, Rûhu’l-Beyân Tefsîri’nde şöyle beyân olunur:

Kıyamet gününde bir mü’min muhâsebeye getirilir. Hasenâtı seyyiâtına müsâvî gelir. Bir haseneye muhtaç olur ki kendisinden bir alacaklı dâvâcı olan hasmına verip de onu râzı edebilsin. Allah Teâlâ hazretleri buyurur ki:

– Eğer bir hasenen olursa seni cennete koyarım. Bak, nâsdan taleb et; ola ki sana bir hasene hediye eden olur. Varıyor babasından ve anasından bir hasene istiyor. Diyorlar ki:

– Bugünkü günde biz de bir haseneye muhtacız. Me’yûs olarak yerine avdet ediyor:

– Ya Rabbi! Bir hasene vermediler, diyor. Allah Teâlâ hazretleri buyuruyor ki:

– Ey kulum! Benim rızâm için bir sâdık dostun da mı olmadı?

O zaman kul, sâdık bir dostu hatırlıyor, gidiyor ondan bir hasene istiyor. O sâdık dostu veriyor, avdetle Rab Teâlâya haber veriyor. Hak Teâlâ hazretleri:

– Kabul ettim, buyuruyor. Muhakkak seni de o sadık dostunu da affettim!

İşte bir sâdık dost kazanmanın fazîleti. Dîn kardeşinin kan kardeşinden üstünlüğü zâhir oluyor. Nitekim şu âyet-i celîle bu fazîleti açıklıyor:

“Ey mü’minler! Allah’tan korkun sâdıklarla berâber olun.” (Tevbe, 119)

Bu âyet-i celîlede Cenâb-ı Hak sâdıklarla ülfet etmenin ehemmiyetine binâen ittikaya mukarin olarak te’kîden doğrularla berâber olmayı kat’î olarak emir buyuruyor. Şu iki hadîs-i şerîf de bu hakîkati îzah ediyor:

Hak teâlâ hazretleri Davûd -aleyhisselâm-’a vahy buyurmuş:

– Ey Dâvûd! Ne sebepten seni böyle yalnız olarak görüyorum? Dâvûd -aleyhisselâm- şu cevâbı vermiş:

– Yâ Rab! Seni râzı kıldım diye insanları gücendirdim. Bunun üzerine Allah Teâlâ hazretleri şöyle buyurmuş:

– Ey Dâvûd! Kendine gel, sâdık ve candan kardeş bulmaya bak! Yalnız benim rızâmı kasdetmeyen bir sevgi ile sana yaklaşmaya çalışanlarla dost olma! Zîrâ benim muhabbetimden mahrum olan bir kimse sana dost değildir. Senin kalbine kasvet verir ve seni benden uzaklaştırır.

Hazret-i Ömer -radıyallahu anh-’ın bir kıymetli sözü:

“Bir kimse gündüz sâim ve gece ibâdetle kâim olsa, hayr u hasenât yapsa, cihâda gitse, fakat sevdiğini Allah için sevip ve sevmediğini Allah rızâsı için sevmedikçe yaptığı ibadetlerden fayda göremez.”

Kaynak: Mahmud Sâmî Ramazanoğlu, Musahabe-4, s.63- Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

MÜSLÜMAN İÇİN GÜZEL ARKADAŞ

Müslüman İçin Güzel Arkadaş

YOL ARKADAŞI İLE İLGİLİ HADİSLER

Yol Arkadaşı İle İlgili Hadisler

BEŞ KİŞİYLE ARKADAŞ OLMA!

Beş Kişiyle Arkadaş Olma!

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.